La Pianiste


Haneke'nin en sevdiğim filmi: Öyle böyle diil..

Gayet pasif-agresif olan Erika'nın annesiyle olan hastalıklı ilişkisiyle açılıyor film.. Ardından Walter, Erika'ya aşık oluyor (ben de ben de..) ve sırf onun yüzünden konservatuvara kaydoluyor.. Erika ise cinsel tatminini peep showlarda spermli selpakları koklayarak, ya da arabalı sinemalarda başkalarını röntgenleyerek ya da kadınlığını (kendini??) keserek gideriyor: Walter'a karşı duyduğu ilgi yüzünden pasif-agresifliği devreye giriyor ve Walter'ın yakınlık kurduğu kızın ellerine zarar veriyor-
en hassas yerin neresiyse, düşmanında da o bölgeye saldırırsın..
Walter'la Erika'nın aşkı çıkmaza giriyor ve film mazoşist bi finalle bitiyor..

- Her aşkta böyle bayağılıklar vardır..

Ayrıca, sadece iki sahneye dayanarak genel bi yoruma ulaşmak istemiyorum ve fakat, Erika'nın, işemeye erotik bi anlam yüklediği açık: Arabalı sinemada seks yapan çifti gözetlerken, olduğu yere çömelip işemeye başlıyor: Anna'nın sağ eli parçalandıktan sonra, hemen tuvalete koşuyor ve işiyor-
belki de, işemek orgazmına (tam olarak cinsel anlamını kastetmiyorum: Tatmin diyelim..) eşlik ediyor..

Filmi her izlediğimde beni ağlatan sahnede, bi an var: Erika yerinden kalkıp, gardrobunu açıyor ve "bundan sonra ne giyeceğime sen karar ver.." diyor: bu sahne neden bu kadar içimi eziyor, neden bu kadar yaralıyor beni, bilmiyorum.. o an..

Erika'nın annesi (ve kendisi..) yüzünden erkeklerle olan ilişkilerinde tecrübesiz olduğunu fark ediyoruz: Walter'a (ki, hiçbi Haneke filminde olmadığı kadar kusursuz bi karakter kendisi: Hem fiziksel, hem mental..) duyduğu ilgi yüzünden çok bocalıyor, istese bile ilk adımı atamıyor.. Walter kendisine geldiğindeyse tuvalette öpüşmeyi keserek, ona mastürbasyon yapıyor: Mesleki hayatındaki sadizmi ilk cinsel tecrübesinde de uygulamak istiyor, ama sonuç alamıyor..

Psikoloji der ki: "Sadistik eğilimler mazoşist eğilimlerle yan yanadır.."-
splitting sağolsun..
Erika'nın ilk sadizm denemesi çuvallıyor, ve yıllardır başkasına açamadığı sırrını Walter'a açıyor.. Aşağılanıyor.. Öfkesini, cinsel ihtiyacını annesine "yansıtıyor.."-
ne kadar çok s/avunma mekanizmamız var böyle-
ki, annesiyle olan o sahne de içimi dağlıyor benim -hep..

Erika çıkış yolu bulmak için "normal.." davranmayı bile deniyor, ama hayır: Spor salonundaki oral seksler ona göre diil: Tecrübesizlik?? Belki, ama vücudun istemediği şeylere karşı gösterdiği tepkiler de var..
Walter geliyor sonrasında: Erika'nın istediklerini yapmak için: Ama hayır, "tam olarak.." bunu istemiyordu, el ve yüze vurmak yasaktı, oysa sen burnunu kırıyordun neredeyse, tecavüzdü eet istediği, ama "bu şekilde.." diil..

Yolunu kaybediyor Erika.. Bi bıçak yardımına geliyor: Kendini bi kez daha kesiyor..

Olağanüstü bi film.. Isabelle Huppert.. Chopin..

2 yorum:

enhe_du_obscura dedi ki...

Yazdıklarınıza bütünüyle katılıyorum. Benim de Haneke'nin en sevdiğim filmidir La Pianiste. Muhteşem müzikleri, Isabelle Huppert'in inanılmaz oyunculuğu, ve atmosferiyle beni benden alır her izlediğimde.

Unknown dedi ki...

Son zamanlarda çok yazıldı,çizildi bana göre Black Swan'ın atasıdır bu film.Ayrıca film bir romandan uyarlama bahsetmemişin ama biliyorsundur sanırım. Belki de Walter'in hiçbir Haneke karakterine benzememesi bu sebeptendir.Eline sağlık

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.