Kuma


Atıf Yılmaz'ın '74 yapımı filmi Kuma, Cahit Atay'ın Ana Hanım Kız Hanım adlı oyunundan yine Atıf Yılmaz tarafından senaryolaştırılmış, ve Türk sinemasında eşine az rastlanır bir eleştirelliğe sahip, etkili bir film..

Hikayesi ise kısaca şöyle: Ali, askerliğini yaptıktan sonra günlerini ava çıkarak ve kaval çalarak geçiren biri: Annesi Cennet'se artık evlenmesi gerektiğini, dahası bir sürü talibinin beklediğini söylüyor: Ancak Ali, bir çoban kıza aşık: Hanım'a: Henüz evlenmeden ikinci buluşmalarında sevişen çift, Hanım'ın babasının ölmesinden sonra düğünsüz-derneksiz evleniyorlar: Aylar geçiyor ancak Hanım bir türlü hamile kalmıyor, önce Cennet, sonra komşular, sonra da çocuklar derken Ali ve Hanım Cennet Ana için bir utanç kaynağına dönüşüyorlar.. Çaresiz kalan Hanım, kendi üstüne kuma getirmeyi teklif ediyor, boynundaki annesinden yadigar altınını satıp, köy köy dolaşarak ucuz (başlık parası var zira) bir kuma arıyor: Elindeki paraya ancak kör bir kuma bulabiliyor.. Düğünsüz evlenen Hanım, kumasına düğün yapıyor: Ve birkaç ay sonra kuma hamile kalıyor: Dengeler değişiyor, Hanım'ın lakabı artık koca avrat oluyor, Ali'ye yaklaşması yasaklanıyor kuma tarafından.. Ancak "umma olan" kuma "hava" doğurunca (filmi izlemediyseniz tırnak içindeki kısımları anlamazsınız muhtemelen: dış gebelik) kötülüğü daha da artıyor: Hamile kalan Hanım'a iftira atıyor-
gerçi buna sebep olan bizzat Ali'nin kendisi..
Evden kovulan kuma tüm köyü ayağa kaldırıyor: "Karıları oynaş tutan, erleri boynuz büyüten" köye namuslarını temizlemelerini avaz avaz bağırıyor, "gavvat Ali" ve bundan sonra ismi yerine kahpe diye çağırılan Hanım evlerine kapanıyorlar: Ertesi sabah tüm köy recm için evden alıyor Hanım'ı: Amaçlarına da ulaşıyorlar kısmen: Derken devreye Ali giriyor..

İlk önce: Filmdeki yerel ağız çok ama çok gerçekçi, ki başlı başına bir öğeye dönüşüyor: Hani yabancı filmlerdeki fuck kelimesinin kullanım sayısıyla ilgili rekorlar tutulur ya, Kuma'da da döl kelimesi bu rekora aday: O kadar çok döl kelimesi geçiyor ki: Sadece kelime anlamını taşımıyor, mecaz-ı mürsel sayesinde çocuk da döl olarak tanımlanıyor.. Şu an izlendiğinde politik doğrucu kesim filmin dilini son derece ataerkil ve bayağı bulur muhtemelen, ancak film dilini çok iyi kullanıyor..
Filmi izlerken not aldığım iki cümle var, paylaşmak istedim: Cennet Ana, Ali'ye "güzellik ekmeğe sürülüp yenmez oğul.." diyor bir yerde..
Ancak en güzeli, Ali'nin Hanım'a söylediği şu cümle: "Varsın çocuğumuz olmasın: Ne eksilir yangınlığımızdan??"

Filmin dili de, eleştirmek istediği konu için bir ayağa dönüşüyor haliyle: Çünkü film, her şeyiyle toplumsal/dini ve kültürel kodları karşısına almış durumda: Bir-iki yıl çocuğu olmadığı diye kısır diye yaftalanıp bir utanç kaynağına dönüş/türül/en gelin, çocuk sahibi olmak için türlü çeşit büyüye, Cinci Ağa'ya, türbeye, şelalede yıkanmaya, bebek-voodooları yaparak (aklıma ister istemez Otesanek de geliyor bu kısımlarda) ona ilgi gösteren anne-kayınvalide, 3 tane eşi olmasına rağmen 4.cüsünü almakta sakınca görmeyen, dahası röntgenci ve tecavüze yeltenen bir Cinci Ağa, başlık parası, kuma, erkek çocuk özlemi, namus ve recm..
Film bu saydığım tüm toplumsal, dini ve kültürel kodlara karşı tavizsiz bir yapıya sahip: Ali sevmediği biriyle evlenmek, kuma, hatta çocuk istemiyor.. Tek istediği Hanım'la mutlu olmak.. Bu konuda tereddütler yaşasa, hatta kumayla sevişerek, oğlu olduğu şakasına delicesine sevinerek, hatta Hanım'ı kurtarmaya son anda giderek kalbimizi kırsa da: Çelişkilerine rağmen özünde iyi bir insan..
Hanım'sa gerçek olamayacak kadar yapay bir karakter, kabul edelim: Kendi eliyle kuma bulmalar, onca kötülüğe rağmen hizmet etmeler vs.. Ancak film çerçevesinde sırıtmıyor..

Oyunculuklarsa oldukça başarılı: Özellikle de taptığım Aliye Rona döktürüyor, hatta boş beşiği sallayıp ninni söylediği sahnede bildiğin korku filmi karakterine bürünüyor o kapkara ve güzel gözleriyle.. Fatma Girik üzerine düşeni yerine getirse de, daha iyi oyunlar da çıkarmış bir oyuncu.. Filmin asıl yıldızıysa kuma Zeliha rolündeki Nuran Aksoy..

Pek bilinmeyen bir film olmasına rağmen, (Atıf Yılmaz'ın) en sevdiğim filmler/in/den..



2 yorum:

Adsız dedi ki...

Süper!! Bu film bir yıldız gibi parlıyor eskiler arasında...
Fatma Girik'in Kambur'unu da bilir misiniz? Fark yaratanlardandır bana göre o da Kuma gibi..

Adsız dedi ki...

sanırım bu film de geçiyordu. şu repliği hiç unutmam "eşşek bile döl veriyi kancıklığını bilii"

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.