Selvi Boylum Al Yazmalım


Atıf Yılmaz'ın '78 yapımı filmi Selvi Boylum Al Yazmalım, son derece gerçekçi bir film.. Buna karşın bence gayet doğru bir seçimle biten finaline rağmen "İlyas ve Asya birleşemedi" diye yığınları ağlatabilme başarısını da göstermiştir.. Açıkçası filmi yeniden izleyinde "oh kapak olsun" diye bir daha (bir daha) sevindim..

Filmin hikayesi şöyle: Bir baraj inşaatının taşeronluğunu yürüten firmanın şoförü olan İlyas, barajın inşa edileceği köyün en güzel kızı Asya'yla tanışır ve birlikte kaçarak evlenirler: Bir çocukları olur, bu döneme kadar gayet mutlu olan çift, bir gece İlyas'ın yolda kalan insanlara yardım etmesi yüzünden (kamyonuna çekici halat bağlayıp yolda kalan minibüsü çekti diye) görevi değiştirilir: Kamyonu elinden alınan İlyas sırf çocuğu ve karısı için bu görevi kabul eder: Ancak "onlar olmasaydı böyle olmazdı" pişmanlığı yakasını bırakmaz: Bu duruma üzülen Asya müdürle konuşur, ancak bunu yanlış anlayan İlyas Asya'ya tokat atar, içmeye ve eve gelmemeye başlar: İlyas'ın eski sevgilisi Dilek'le takıldığını öğrenen Asya evi terk eder ve Cemşit'le tanışır: Uzun yıllar geçer aradan, İlyas deli gibi Asya'yı arar, Asya İlyas'ı bekler: Cemşit de ilmek ilmek bir aşk örer: Ve emek kazanır..

Öncelikle filmin finali son derece yerinde bir tercih: Zira baktığınız zaman İlyas aslında son derece sorunlu bir karakter: Sevdiği kadına resmi nikah bile yapmayan, kendini aşıp müdürle konuştu diye eşini döven, hemen ardından eski sevgilisine sığınan bir adam portresi var karşımızda: Ki bu eski sevgiliye sığınma sebebinin sadece karısının onun erkeklik gururunu çiğnemesini (hadi abartalım, simgesel kastrasyonunu) öyle devasa bir problem haline getiriyor ki: Her şeyi geçtim aylarca eve uğramıyor: Bu kadın ve çocuk ne yapıyor ne ediyor diye düşünme, sonra karşına çıkınca vay efendim "ah benim al yazmalım.." O kadar kolay değil işte bebeğim: Bir oyuncak tüfek, kamyonla çocuğun sevgisini kazanma trükleri, dahi bir kaçırma girişimi: Genel olarak İlyas'ı seven (kan çekmesi diyelim) Samet'in babasını gördükten sonra ağlamaya başlaması bile son derece etkili bir sahne.. Ancak İlyas'ın bunu anlamasına imkan yok tabii..

Asya ise sevgisini yüreğine gömüp, Cemşit'le yaşamaya başlıyor: İki çocuğu ve eşini kaybeden adam uzun yıllar boyunca tek bir zorlamada bulunmadan Asya'nın onu sevmesini bekliyor: Resmi nikah kıyıyor (ve muhtemelen Samet'i de kendi nüfusuna alıyor..) Asya'nın dediği gibi Samet onu baba olarak seçiyor: Ki son tercihi de aslında Asya değil Samet yapıyor..

Filmde en iyi oyunculuğu beklenenin aksine Ahmet Mekin çıkarıyor..

Son derece mantıklı bir film: Hiç öyle romantikler gibi "aşk maşk" diye zırlamaya gerek yok..


1 yorum:

Alchemist dedi ki...

Evet film hakkındaki yaklaşımında haklılık payın büyük fakat İlyas karakterine aşırı kin bürümüş bir anlatımın var. İlyas'ın "onlar olmasaydı böyle olmazdı" düşüncesi, herhangi bir durumdan dolayı Asya'nın da aklına gelebilirdi(öykümüzde daha etken bir karakter olsaydı) Burada kadın ve erkek rolleri de devreye giriyor. Şöyle yargılarımız var; 'Asil bir kadın sevgisini yüreğine gömmeyi bilir.' 'Erkeklerin sevgisi saman alevi gibidir.'Bu hikayenin toplumsal olarak kabul edilebilirliliği bu yönde biraz.
İfade etmek istediğimi tam olarak aktarabildim mi bilmiyorum ama olduğu kadar.
Teşekkürler.

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.