Der Baader Meinhof Komplex





Film, Baader-Meinhof üyelerinin ölümlerine kadar görece tatminkar bi tonda ilerlerken, bu konuda resmi söylemin kucağına oturuyor-
özellikle de final sahnesinin hazmedilmesinin oldukça zor olduğunu düşünüyorum..

Konusunu kısa bi özet geçiym: Baader-Meinhof'un kurulmasını, eylemlerini, üyelerinin yakalanmalarını ve ölümlerini izliyoruz: Ve fakat film belgesel diil, kullanılan arşiv görüntüleri filmin tonunu zaman zaman belgesele yaklaştırsa da tarafsız olma gibi bi iddiası yok: Orijin olarak kendine 2 haziran'daki protestoları belirliyor ve ani bi sıçramayla Gudrun ve Andreas'ı sevgili olarak karşımızda buluyoruz.. Rudi suikat sonucu yaralanırken, Ulrike, ilk eylemlerinde yakalanan Gudrun'la röportaj yapıp, ondan bariz şekilde etkileniyor.. Gudrun ve Andreas'ın bu eylem sonucunda bi dönem tutuksuz yargılandıkları, ve fakat mahkeme onları mahkum edince İtalya'ya kaçtıkları kısacık bi Roma sahnesiyle özetleniyor (bu özetleme meselesine dönücem tekrar..), Almanya'ya geri döndüklerinde Ulrike'nin kaldığı yere gidiyorlar: Andreas -yeniden, yakalanıyor ve onu kaçırıyorlar: Ulrike bu kaçışta sadece rol yapacakken, son anda karar değiştirip grupla birlikte kaçıyor.. Olaylar gelişiyor filan, RAF eylemlerine başlıyor, yakalanıyorlar ve mahkeme süreci başlıyor..

Film, uzun süresinin getireceği sıkılma hissiyatını önlemek için, tercihini dinamik kurgudan yana kullanıyor: Görece sakin bölümlerin hemen peşinden "aksiyon.." sahneleri geliyor: Ve bu, film boyu devam ediyor.. Teknik açıdan kusursuz, görsel stili muhteşem; zirveyi bulduğu çook an var: özellikle de şah protestosundaki sağcı grup ve polis terörü sahnesi-
fonda çalan Shahbesuch'un etkisini de es geçmiyorum tabii, geçmem mümkün diil ayrıca: Muhteşem bi şarkı..

Ve fakat filmin sorunları da yok diil: Özetleme meselesi: Film, olayların başlangıcından ve ölümlere kadar geçen 10 seneyi 2.5 saate sığdırmaya çalıştığından konuların üzerinden şöyle bi geçiyormuş hissi uyandırıyor-
almanya'da tv için hazırlanan versiyonun 180' olması bu bakımdan ilginç: Filmin dvd baskısındaysa daha fazla içerik olacağını düşünüyorum..
Ve fakat, filmi "şu haliyle.." değerlendirmek gerekiyor: Andreas ve Gudrun'un nasıl tanıştıklarına dair herhangi bişii öğrenemiyoruz misal: Üyelerin nasıl biraraya geldikleri ve Bewegung 2 Juni'yle RAF'ın nasıl kurulduklarını/aralarındaki ilişkiyi de-
gerçi film 2 Juni'yle ilgili hiçbi bilgi vermiyor, orası ayrı..
Açlık grevi/zorla yemek yedirme ve hapishane koşulları hakkında da pek fazla aydınlanamıyoruz-
özellikle de Ulrike'ye uygulanan psikolojik işkenceyi film hiçbi şekilde önemsemiyor: Innervoice ile hücre ve üzerindeki etkisi hakkındaki bikaç cümlesi hiçbi şekilde yeterli olmadığı gibi, Ulrike'nin mahkemedeki "işkence.." üzerine söyledikleri de havada kalıyor..
Üyelerin kendi aralarında kullandıkları şifreler ve onların Gudrun tarafından geliştirilmiş olması da pek irdelenmiyor-
sadece polis teşkilatında geçen bi şifre sahnesi ve Moby Dick öğeleri kullanılmış..
Ulrike-Gudrun arasındaki çatışma, fecii bi biçimde abartılmış..

Ulrike'nin aktiviste dönüşümü sırıtmıyor-
tabii ki, "kocasının aldatmasına dayanamadı ondan oldu.." diye düşünmezseniz: Sadece yazarak bişiileri çözemeyeceğinin farkına varıyor..
Gudrun'un örgütün (daha doğrusu andreas'ın..) üzerindeki etkisi başarılı yansıtılmış..
Andreas'ın yansıtılışı konusunda pek bi yorum yapamiycam, zira hakkında en az bilgi sahibi olduğum kişi kendisi-
ve fakat Moritz'e bi çift lafım var burdan: Ağzının sol yanıyla güldüğün tek bi sahne var :((

Film Andreas ve Gudrun'u güneş gözlükleri, ellerinden düşürmedikleri sigara/puroları, "asi.." tavırlarıyla filan: Onları rock klişelerine hapsediyor-
mahkeme salonları da konser mekanları adeta.. Bunun bilinçli bi tercih olduğunu ölümler başladığı zaman anlıyoruz-
Ulrike'nin ölümü "intihar.." olarak açıklanıyor.. Film, her ne kadar Ulrike'nin ölümü konusunda "suikast.." protestolarına yer verse dahi, bu konuda başka bi olasılığa hiçbi şekilde açık kapı bırakmadığı gibi, diğerlerinin ölümlerinde tavrını çook daha yıkıcı bi şekilde ortaya koyuyor: Film boyu düşük frekansta seyreden ve yüzeye pek çıkmayıp rahatsız etmeyen resmi söylem, Brigitte'in üyelerin "intihar.." ettiklerini varoluşçu bi açıdan ispatlamaya çalıştığında aniden yüksek frekansa çıkıp kulaklarımızı sağır ediyor..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.