Türk Sineması: Teyzem


Evet, başka bir seçki daha: Ancak bu konuda çok da iyi olduğumu söyleyemem, zira Türk sinemasını pek de takip eden biri değilim: Sözkonusu klasikler olduğunda kendime biraz güvenirim de, Eşkıya sonrası yıldan yıla güçlenen yeni-dönem Türk sinemasında izlediğim filmlerin sayısı 5 civarı-
yusuf üçlemesi, Sonbahar ve Üç Maymun..
Hal böyle olunca blogda da Türk sinemasına dair tek yazı, bugüne kadar sadece Kutluğ Ataman'ın Lola+Bilidikid'ine aitti.. Ve fakat bugün uzun bir dönemdir aklımda olan ancak, hiçbir zaman gerekli motivasyonu sağlayamadığım "yeni Türk filmi izleyememe.." sendromuna bir son vermeye karar verdim: Toparlayayım: Çok sevdiğim Türk filmleriyle birlikte yeni dönemde adından bolca söz ettiren filmlere de yer veren bir seçki "Türk Sineması.."

Tabii ki açılışı en sevdiğim Türk filmlerinden biriyle (hatta belki de birincisiyle..) yapıyorum: Teyzem.. Halit Refiğ'in '87 yapımı (kimi yerlerde '86 diye geçer..) filmi Teyzem, belki de Türk sineması tarihinde eşi benzeri olmayan bir yapım.. Ancak bu başarının tek mimarı yönetmen değil: Hatta bana göre yönetmen tercihlerinin filme ciddi zarar verdiğini düşünüyorum.. Buna geleceğim birazdan..

Filmin hikayesi kısaca şöyle: Üftade, Azade ve Niyazi üç kardeşler: Babaları ölünce anneleri başka biriyle evleniyor: Azade okumak için evden ayrılıyor, evlenip bir çocuk dünyaya getiriyor: Adı Umur.. Ankara'daki darbe sonrası siyasi kargaşa yüzünden İstanbul'a dönüyorlar: Ve Üftade'yle Umur'un dostluğu böyle başlıyor.. Birlikte çok iyi vakit geçiren ikili, ailenin Azade ve eşinin bir şeyden kaçtıklarını anlamasının akabinde ayrılmak zorunda kalıyorlar: Üftade evlenip, bir çocuk dünyaya getirdikten sonra boşanıyor, böylece hayatı daha da kötüleşmeye başlayan Üftade delirmenin eşiğini geçiyor.. Climaxinde hüzünlü bir sona sahip olan film, finalinde mutlu bir sahneyle kapanıyor..

Öncelikle senaryonun büyük ölçüde oto/biyografik olduğunu belirterek başlayalım: Ümit Ünal'ın kaleme aldığı enfes senaryo, zaman zaman aksasa, zaman zaman edebi olma kaygısı yüzünden etkisi azalsa da, şahane bir temaya sahip.. Oyunculukların hepsinin müthiş olduğunu da belirtmem gerek: Ancak özellikle Üftade rolündeki Müjde Ar'la üvey baba rolündeki Mehmet Akan'ın döktürdüğünü söylemek gerek.. Ancak iş yönetmenliğe geldiğinde aynı şeyi söylemek çok zor: Halif Refiğ'in geldiği ekol düşünüldüğünde "bu" sonuç şaşırtıcı olmasa da, daha özenli bir yönetmenlik ve daha başarılı bir atmosfer çalışmasıyla film mükemmelin de ötesine geçebilecek bir potansiyele sahipken, klasik Yeşilçam estetiğiyle çekildiği için beklenenin altında etki göstermesine sebep oluyor malesef.. Çünkü bu tür filmlerde atmosfer de en az oyunculuklar kadar önemlidir..

neysse,, buna karşın film (senaryo??), odaklandığı temanın altından başarıyla kalkıyor: Çünkü örneğimiz tek kişilik bir şizofreni hikayesi değil: Folie a deux vakası: İkili deliliğin biraz daha altına inersek, folie imposee: Empoze (edilmiş..) delilik olarak çevirebileceğimiz bu ikili-delilik hali, son derece izole bir çift olan Üftade ve Umur arasında gelişip serpiliyor: Üftade, küçükken üvey babasının tacizine uğramış, bununla birlikte üvey babası karısına tecavüz edebilecek bir karaktere sahip: Baskıcı yapısı da üstüne eklenince Üftade adeta mengeneye sıkışmış vaziyette kendine bir "sığınak" inşa ediyor: Evin-içinde-ev karşımıza çok sık bir metafor: Ancak bununla sınırlı değil: Üftade, oraya sadece Umur'u kabul ediyor: Birlikte gezintiye ilk çıktıkları günde, banka oturduklarında Üftade Erhan'dan bahsediyor Umur'a..
Gerçekte var olmayan Erhan, Umur'un zihninde de cisimleşmeye başlıyor, Üftade'yi adım adım deliliğe götüren bu sürece Umur da ortak oluyor: Vapur seslerinde Üftade'yi duyuyor, onun "üşüdüğünü" biliyor: Yeniden İstanbul'a döndüklerinde Umur da, tıpkı Üftade gibi üvey-babanın kabusunu görmeye başlıyor: Üftade'yi "anlıyor.."

Bu empoze delilik durumlarında ikincil olan (Umur) herhangi bir ilaca dahi gerek duymadan düzelebilirken, empoze eden birincilin (Üftade) o kadar şansı yoktur: Tedaviye cevap vermeyen Üftade'nin Erhan'ın hayalini gördükten sonra büyük bir mutlulukla arabanın önünde durabilmesi de bu yüzden.. Geriye kalan parçalardan toparladığı hikayelerle Umur, kendi gerçekliğini inşa ededursun geride büyük bir "aşk" kalıyor..
"Erhan, benim -Üftade: Hatırlamıyor musun??"



7 yorum:

Adsız dedi ki...

Bir hatanız var, Erhan gerçekte varolmayan bir karakter değil, var ve Niyazi'nin arkadaşı.

Adsız dedi ki...

Erhan'dan ayrıldıktan sonra psikolojisi bozuluyordu zaten, Erhan'ın önüne dikildiğinde Erhan tanımadığından değil, hatırlayacak kadar önemsemediği bir ilişki olduğundan hatırlamıyor.
Ama nefis bir filmdi aynen katılıyorum...

Adsız dedi ki...

Yanlış. Önünde dikildiği Erhan değil Orhan adında başka bir adamdı, yani adamın Üftade'yi hatırlamaması normal çünkü tanımıyor :)) Üftade o adamı Erhan sanıyor çünkü dengesi bozulmuş artık, rolü aynı kişinin oynaması da tamamen seyirciyle oynanan bir oyun :)

Adsız dedi ki...

Erhan - Orhan aynı kişi de olabilir. Olmayadabilir. İşin bu kısmı bence seyreden kişiye bırakılmış. Ben aynı olduklarını düşünüyorum. Orhan sünnet düğününde "Müziği bırakmış eski bir sanatçı" olarak sahneye davet ediliyor. Ve sahnede "İki yabancı" parçasını çalıyor. Ayrıca sünnet düğününden sonra Üftade, Orhan'ı görmeye gidiyor, burada Orhan "Seni nasıl unuturum hayatımın kadını" diyor. İnsan tanımadığı kişiye bunları söylemez. Orhan gece olan olaylardan sonra ailesiyle beraber tatilini yarıda kesip, kaçar gibi gidiyor.

Adsız dedi ki...

evet, erhan gerçekte de var, niyazi ile çekilmiş fotoğrafları var hatta üftade'den kalan resimler arasında. orhan ismi bence erhan'ın kendine seçtiği isim, müziği bırakmış ve kendine yeni hayatında sadece bir harfini değiştirdiği bir isim seçmiştir.

Adsız dedi ki...

erhan var fakat üftade ile grup ortamı dışında bir araya gelmediler. yalnızca erhanın üftadeyle geçirdiği sahneler ve aralarındaki aşk gerçek dışı.

Adsız dedi ki...

ayrıca orhanla erhan aynı kişi değil. alakasız kişiler. üftadenin kardeşi bunun kanıtı.

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.