Pseudo-Dörtleme: Kaze No Tani No Naushika


Hayao Miyazaki'nin '84 yapımı filmi Kaze No Tani No Naushika'tı diğer üç filmiyle birlikte yine bi dörtleme çerçevesinde ele almayı düşünüyorum: Belki biraz zorlama bir eklemlendirme çabası gibi görünebilir, ancak tematik açıdan dört filmin de birbirini tamamladığını düşünüyorum..

Kaze No Tani No Naushika, Miyazaki'nin kendi mangasından uyarladığı bir öykü.. Okumadığım için herhangi bir yorum yapamayacağım manga hakkında.. Filmiyse, teknik anlamda bazen zorlansa da, işlediği konu bakımından delicesine başyapıt ilan edilecek kadar güzel..

Bir distopya gibi başlayan filmin hikayesi şu şekilde: Uzak gelecek: Rüzgar Vadisi adında bir yerleşim yeri var, Nausicaa, buranın prensesi.. Ancak, dünyanın ekosistemi öylesine bozulmuş durumda ki, Zehirli Orman/lar giderek büyüyorlar.. Hayatta kalabilen insanlarsa maskelerle ya da Rüzgar Vadisi gibi "doğal.." korunaklı bölgelerde yaşamlarını sürdürüyorlar: Tolmekia'ysa güçlü bir başka devlet: Tolmekialılar ormanları yakıp yıkarak "çözüm.." üretebileceklerini sanırken, zehirli polenlerin henüz ulaşmadığı Vadi sakinleri ağaçlarla barış içinde yaşayabiliyorlar.. Bir de Pejitelılar var: Pejite prensesi Lastelle, ormanlarla savaşmak için Dev Savaşçı adı verilen öldürücü savaşçılar var: "Ateşin Yedi Günü.." savaşlarında kullanılan ve sonrasındaki 1000 yıl boyunca taşlaşıp "eski dünya.."ya gönderilmişler: Lastelle, onlardan bi tanesinin embriyosunu çıkarıyor ve ülkesine götürmek isterken, Tolmekialılar ona saldırıyorlar ve Lastelle Vadi'ye düşüyor savaş gemisiyle birlikte.. Ölüyor Lastelle, ancak savaşçıyı çalmak ve kullanmak isteyen Kushana, Vadi'yi adeta işgal ediyor..
Bu olay sonrasında Vadi'ye de zehirli polenler ulaşıyor ve Nausicaa, bununla savaşmaya başlıyor: Önüne çıkan tüm engelleri aşan Nausicaa, filmin başındaki efsaneyi gerçekleştiriyor..

Filmin, kendi evreni öylesine "canlı.." ki, sizi hemen etkisi altına alıyor: Özellikle, Nausicaa'nın Teto'yla karşılaştığında onu sakinleştirmesi ve hemen arkadaş olmaları filmin de can damarı haline geliyor: Nausicaa'nın "zehirli.." olarak bilinen ormanların aslında bozulan ekosistemi yenilemek için uğraştıklarını anladığı sahne gibi..

Miyazaki'nin çoğu filminde "doğa.." tema olarak işlense de, en çok öne çıkan filmi Kaze No Tani No Naushika.. Ancak bunu, kişisel olarak Miyazaki özelinde değil de, toplumsal olarak animizm üzerinden değerlendirmek çok daha iyi olur: Zira, Japon dinlerinden Şinto'nun kökleri de bu eski öğretide yatıyor.. Her canlının bir ruhu olduğuna inanmakla özetlenebilecek bu anlayışta, doğaya zarar verilmez, ona teşekkür edilir vs.. Ancak, Miyazaki bunu "mahvettiniz dünyayı: Yaptığınızı beğendiniz mi??" gibi bir söylemle sunmuyor-
yanisi: Al Gore banalliğine bulanmıyor..
Miyazaki, sanayileşmeyi, ya da genellersek insan hırsını olumsuzlamadığı gibi, doğaya zarar vermemek için yerinde saymayı da önermiyor: Nausicaa'nın bebek Ohmu'yu kurtardığı ve diğer Ohmuları sakinleştirdiği sahneyi bu yüzden çok lirik bir şekilde anlatıyor: Doğayla barışık olduğumuzda her iki "taraf.."ın da bundan fayda göreceğini söylüyor..

Ancak, tabii bunu yaparken, bazen fecii didaktizme kayabiliyor, ancak o kadar kusur kadı kızında da olur.. Sonrasında ders vermeyip, usul usul iç çeken filmleri geldi zaten..

1 yorum:

Ledlebi dedi ki...

Hayatımın filmidir. Müzikleriyle, hikayesiyle.
Kendisine Türkçe altyazı hazırlıyorum. Aileme izletecem. Zira hali hazırdaki altyazıları pek beğenmedim.

lân, lânlâlâ lân lân lân

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.