Mononoke-Hime


Miyazaki'nin ilk defa bilgisayarda yaratılmış grafikleri de kullandığı '97 yapımı harika animasyonu Mononoke-Hime, pseudo-dörtlemede pek karşılaşmadığımız bir şiddeti de içeriyor: Zira, Kaze No Tani No Naushika'da intikamını almış, Tenkû No Shiro Rapyuta'da yenilmiş, Tonari No Totoro'daysa barışmış doğayı izlerken, bu filmde insana karşı "bilenen.." bir doğa karşılıyor bizi.. Daha açılışında bir iblis delicesine bir şekilde köye saldırmaya çalışıyor, Ashitaka onu öldürüyor, ancak bu sırada kolundan lanetleniyor.. Laneti kaldırmak için yola çıkan Ashitaka, önce samuraylarla çatışıyor, sonrasında Jigo'yla tanışıyor-
ki son derece yerinde tespitler yapmasına rağmen, filmin en itici, belki de tek kötü karakteri..

Ashitaka, önce San'la karşılaşıyor.. San'sa, bir kurt-kız: Moro adındaki kurt-tanrının büyüttüğü bir kız.. San, Ashitaka'ya gitmesini söylüyor, ancak Ashitaka gitmiyor ve iki kişiyi Iron Town'a götürmeye başlıyor-
ki, bu sırada ortaya çıkan küçük orman ruhları kodamalar olağanüstüler..
Ashitaka, Iron Town'a vardığında onun lanetlenmesine sebep olan Eboshi'yle tanışıyor: Ki ablamız, ateşli silahları Iron Town'a getiren ve üretiminin devam etmesini sağlayan, işçi ve savaşçılarını da genellikle fahişelerin oluşturduğu, güçlü bir figür-
filmdeki bu rol-değişimi incelemeye son derece müsait: Kasabadaki erkekleri ikinci sınıf olarak kodlayan, kadınlarıysa birinci sınıfa taşıyan bu anlayış, Freud'un Totem Und Tabu'sunun da ruhunu çağırıyor bir yandan-
animizmle (film özelinde Şinto'yla..) bağlantı kurmak için, ne yazık ki film yeterince done sunmuyor..
Filmin, eski bir dönemde geçmesi ve topluluğun ana-erkil özellik göstermesi, henüz "dönüşmediğini.." gösteriyor: Zira, tıpkı Tanrı figürü'nün kadından erkeğe evrilmesi gibi, toplumsal yapıda da ana-erkillikten ata-erkilliğe geçişin olduğu antropolojik çalışmalarla biliniyor: Iron Town'daki erkeklerin "silik.." tipler olarak kodlanması ve kadınlarınsa fahişe olduklarının "özellikle.." belirtilmesi bu bağlam içinde değerlendirildiğinde taşlar yerine daha bir oturuyor..

Film ilerledikçe, doğadaki canlılardaki dönüşümü de izliyoruz: Maymunlar insan eti yemek istiyor, domuzlar savaşmak için toplanıyorlar.. İnsanlar da boş durmuyorlar, imparator, Shishigami'nin kafasının onu ölümsüzlüğe taşıyacağına inandığı için Jigo'yu görevlendiriyor, Jigo'ysa Eboshi'yi maşa olarak kullanıyor, Eboshi ordusundan kalifiye adamları yanına alıp Shishigami'nin kafasını almak için giderken, bi kısmı domuzlarla savaşmaya, kadınlarsa Eboshi'nin yokluğunu fırsat bilip saldıranlara karşı koyuyorlar.. Domuzların hepsi, Ottoko hariç, öldürülürken, kadınlar saldırıyı püskürtebiliyorlar..
Ottoko, San'ı da iblise dönüştüreceği sırada Shishigami ortaya çıkıyor ve Moro'yla onun canını alıyor.. Boş durmayan Eboshi, onun kafasını vücudundan ayırıyor ve orman ölmeye başlıyor.. Ashitaka ve San, kafasını geri veriyorlar, ancak Shishigami ölüyor.. Yine de her tarafı yemyeşil yapıp, tahribatın izlerini siliyor..

Çok katmanlı hikayesini anlatırken yalpalamayan bir film Mononoke-Hime: Öncelikle her anı doğa sevgisiyle yoğrulmuş, ancak Ashitaka ve San arasındaki sevgi de öylesine güzel anlara sahip ki, insanın ağzı açık kalıyor.. Öyle böyle değil.. Teknik açıdansa insanın ağzını açık bırakıyor..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.