Surf's Up


'07 yapımı Ash Brannon ve Chris Buck'ın birlikte yönettikleri Surf's Up, izlediğim en iyi stüdyo animasyonu desem çok da abartmış olmam sanırım..

Amerika tuhaf bir ülke: Walt Disney'in öncülüğünde animasyonu çocuk filmi olarak kodlayıp, stüdyo ölçeğinde 60 küsur yıl boyunca bu anlayışın dışına çıkılmaması oldukça düşündürücü olduğu kadar stüdyoların anlayışlarını yansıtması bakımından oldukça ironik.. Bu (çok..) uzun dönemde "yetişkinlere hitap eden.." animasyonların Avrupa (ki, seçkinin kapanışını ustasıyla yapacağım..) ve Japonya'dan çıkması ve bunların Amerika'da oldukça ilgi görmesi, stüdyoların bahsettiğim "halk bunu istiyor.." anlayışlarında etkin bir kırılmaya sebep olduğu kadar, silkelenip kendisine gelmesine de sebep oldu: Oluşmaya başlayan dalgayı yakalamakta hiç vakit kaybetmeden animasyonların çapını genişletip, yetişkinleri de kapsamasını sağladılar-
örnek vermeme gerek yok sanırım..

İşte Surf's Up da bu dalgayı yakalayan, ancak özellikle Pixar çevresinde kümelenen bu yeni-anlayışı oldukça "uç.." noktalara kadar taşımış/-abilmiş bir iş: Öyküsünü mockumentary kılığına bürüyerek anlatmayı tercih eden Surf's Up, bu özelliğiyle Hollywood özelinde hala benzersiz konumunu koru/maya devam edi../yor..

Hikayesi şu şekilde: Z, ünlü bir sörfçü: Ancak, son yarışında Tank'in tekniğiyle başa çıkamayınca kariyeriyle birlikte intihar ediyor"muş gibi.." yapıp, köşesine çekiliyor ve aradan geçen 9 yılda Tank, tüm yarışmaların birincisi oluyor.. Cody'yse, adeta bir "Happy Feet..", yaşadığı penguen grubunda ondan başka sörf yapan yok-
yapımcılar da belgeseli bu yüzden çekmek istiyor: Yetenek avcısının asistanı Mickey Cody'ye şans tanıyor ve fakat, dalga gelmeyince sıkılıp gitmeye karar veriyor: Zar zor kabul edilen Cody, Joe'yla tanışıyor.. Yarışmanın olduğu adaya vardıklarında Cody, Tank'le bir yarış yapıyor ancak kazanamadığı gibi, ayağına deniz kestanesi batıyor-
ki, deniz kestanesiyle röportaj yapılması hem sahne, hem de fikir olarak yarıyor..
Sonrasında Z'nin hala yaşadığını fark eden Cody, ondan eğitim alıyor, aklı fikri birinci olmakta olduğu için başta bocalasa da, sonrasında eğlenmeyi "öğrenmesi.." ve sörfün "ruhunu.." anlamasıyla başarılı bir söfçü oluyor.. Ancak yarışmada kazanamayıp, ikinci oluyor: Çünkü Joe kazanıyor, eheh..

Sondan başlayalım: Joe, filme de sesini veren Jeff Bridges'in The Big Lebowski'de müthiş canlandırdığı Dude karakterinin aynısı: Öncülüne saygıda kusur etmeyen ve Dude ruhunu yaşatmaya devam eden Joe'nun, Big Lebowski'de karmaşık olaylar silsilesinin içine çekilip, oradan oraya sürüklenirken olanca rahatlığıyla hiçbir şey yapma/sına gerek kalma../dan sonuca ulaşabilmesi, Joe'yu da birinciliğe taşıyor.. Ki, Joe'nun bu yan hikayesi, Cody'nin bi yerden sonra duysusal bir ton kazanan hikayesine de antidot oluyor..

Filmin bu kendine-göndermeli yapısı sadece bununla kalmıyor: Belgesel ekibindekileri filmin yönetmenleri seslendiriyor, Z ve Tank'in filmin dvd ekstralarında röportajları olan Kelly Slater ve Rob Machado'nun "biraz.." değiştirilmiş halleri olduğunu öğreniyoruz-
tank'in 9 kez birinci olmasının sebebi de kelly'nin kariyerindeki 9 birinciliğinden geliyormuş misal: Ancak, ödüllerine karşı fetişi yokmuş kendisinin-
biz de yedik..

neysse,, filmin bi de türdaşlarına dokundurmaları var: Açılış sahnesinde Cody'yle yapılan röportajda, belgesel ekibindekiler Cody'ye sörften başka ne yetenekleri olduğunu soruyorlar, soruyu pek anlamayan Cody "şarkı söylemek ve dans etmek mi??" dediğinde Happy Feet'in Mumble'ını anmamak mümkün olmuyor..
Filmin diline doladığı başka bir güzellikse "tadı tavuk gibi.." klişesi: The Lion King'de Simba'nın böcek yemesinden önce söylenen bu cümle, burada kalamar üzerinden şekillendiği yetmiyormuş gibi, Joe'nun tavuk olması dolayısıyla da, The Lion King'in aslanları zararsızlaştırmak için bulduğu çözümün parodisine dönüşüyor..

Ardı ardına sıralanan yaratıcı esprileri, belgesel çekim sürecinin "doğası gereği.." yaşanan aksakları, keyifli şarkıları ve kusursuz görselliği de heybesine katınca Surf's Up mükemmel bir endorfin kaynağına dönüşüyor.. Öyle böyle değil.. Hastasıyım, tapıyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.