Wild At Heart


Barry Gifford romanı "Wild At Heart: The Story Of Sailor And Lula.."'dan uyarlanan senaryosuyla Wild At Heart kült-sevicileri için hazine niteliğinde ve fakat her zevke hitap etmediği de gerçek, ki bunlardan bi tanesi de benim..

Hikayesi şöyle: Lula ve Sailor, birbirini seven bi çift ve film boyunca da ikisinin yaşantılarına göz atıyoruz.. Muhteşem açılış jeneriğinin ardından, bi parti çıkışında, adamın biri, birisi Sailor'ı, Lula'nın annesi Marietta'yı taciz ettiği gerekçesiyle öldürmek istiyo ve fakat ondan daha dişli çıkan Sailor adamı öldürüp hapse giriyor: Mariatte'nin ikisinin -yeniden, birleşmesini engelleyeceğini onunla yaptığı konuşmadan anlıyo Sailor-
keşke elmalı martini içebildiğini de görseydi..

~2 sene geçtikten sonra Sailor serbest kalıyo ve evden kaçan Lula'yla buluşup sevişiyorlar.. California'ya gitmek üzere yolan çıkan çiftimizin karşısına, her yol filminde olduğu gibi, birbirinden ilginç tipler çıkıyo filan.. Bu süre zarfında da, ikili birbirini keşfediyo-
ki, "yol.." filmleri cidden şu metafor uğruna harcanıyo, en çok ona yanıyorum yıllardır kendi adıma..

neysse,, Lula'nın küçükken tecavüze uğradığını, bunun sonucu olarak kürtaj yaptırdığını, Sailor'ın Lula'nın babasının ölümünde payı olan adamın (imdb'ye bakmaya üşenmek #2..) eski şoförü olduğunu, Lula'nın annesinin de bu ölümde payı olduğunu öğreniyoruz..

Bi de filmin olaya Oz göndermesi şeyetmek için kendine zorlama bi şekilde eklemlediği cadılık şeysi var: Lula'nın annesinin ayakkabıları, kristal küresi, finalde aynen Oz'daki haliyle karşımıza çıkan peri filan, "aa, süfer.." yerine, "e yani.." dedirtiyor: Lula'nın kırmızı ayakkabıları, Lula ve Sailor'ın Oz sevgisi filan da var tabii..

neysse,, hayattaki tek isteği Sailor'dan "Love Me Tender.."'ı duymak olan Lula, hamile kalıyor ve tüm travması gelip üzerine çörekleniyor, tam da bu sıradaysa Sailor, hırsızlık yapmak için korkunç görünen bi adamla anlaşıyor.. Plan beklediği gibi gitmiyor başta Sailor (sonra da diğer adam..) için, Sailor -yeniden, hapse giriyor..

Tabii, bu arada Lula'nın annesi mutlu, kızını alıp geri dönüyor: 5 yıl sonra Sailor hapisten çıktığında -yine ve yeniden, Marietta'yla konuşuyor, Marietta -yine ve yeniden, elmalı martini içiyor, -yine ve yeniden, "olmaz.." diyo filan.. Lula'ysa oğluyla birlikte Sailor'ı karşılıyor, tabii romantik-komedi kuralları işlediği için, climaxte ayrılıyorlar bi: Sonra yeniden şeyediyorlar.. Mutlu son: Hem de "Love Me Tender.."la: Ögk hakkaten..

-yine, neysse,, filmdeki kibritin yanışı ve ardından gelen yol ya da sigara yakma leitmotiflerinin, Requiem For A Dream'deki kokain çekme leitmotiflerinin öncüsü olduğunu söylemek çok da abartı olmaz sanırım: Ayrıca filmin Tarantino'ya bolca ilham verdiğini de..

Benim pek sevmediğim Lynch filmlerinden, ki, buna en çok Nicolas Cage'in filmde yer alması sebep oluyo desem, pek de abartmış olmam sanırım.. Yoksa, nevrotik Marietta'ya tapıyorum..

3 yorum:

tırt f. dedi ki...

Sözlükten linki verilir ummuştum. Çaylak olmuşsunuz. Ne sebepten çaylak ettiler ki?

tırt f. dedi ki...

E ama cevap yok mu?

yucitek dedi ki...

"bile bile bfik.." gerekçesiyle..

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.