Velvet Goldmine


[Ya aslında bunu Todd Haynes filmografisinde ele alacaktım, ve fakat Hedwig And The Angry Inch akabinde Godard yerine bi-iki rock filmi yaziym oldum-
bu giriş bölümünü anneme ithaf ettim tabii..]

Todd Haynes'in I'm Not There..'i, aslında bu filmi izleyenler için çok da şaşırtıcı olmamıştı-
o filmin hayatımıza çok daha büyük bi katkısı oldu gerçi, neysse,,
Velvet Goldmine lafı açıldığında, İngiliz ve Amerikan aksanlarındaki farklı telfaffuzu dışında, filmin David Bowie'nin kariyerine Haynes bakışı olduğu sık sık yinelenir, Iggy Pop'la arasındaki ilişkiyi merkeze aldığı vs.. belirtilir..

Fakat, aynen I'm Not There..'de, hatta filmin açılışında dendiği gibi, bunlar hayal ürünü, kaldı ki, filmdeki gazetecinin de Haynes'in alter egosu (aslında kendisi..) olduğu açık.. Ama muhteşem bi fantezi, olağanüstü bi seyirlik..

Brain, ünlü oluyor (çok hızlı geçtim sanırım bubölümü..), tabii bu yol, biraz zorlu geçiyor, festivalde şarkı söylerken kendisi yuhalanıyor, aynıgece çıkan Curt'se yuhalanmasına rağmen, Brian ondan fecii şekilde etkileniyor-
bu noktada, Ewan McGregor'un, Iggy Pop'un sahne personasını taklit etmesine rağmen, ondan daha etkileyici bi iş çıkardığını eklemek gerekiyo..
Brian, çalıştığı menajerinin, diğer "güçlü.." menajere yenilgisinden sonra, şöhret basamaklarını hızlı bi şekilde tırmanmaya başlıyo, bu süreçte eşi de kendisine oldukça destek olmakta, Jack'ten çaldığı broşun da etkisini yadsımıyoruz tabii-
ki, filme eklenen bu küçük imge, öylesine "özel.." bi imgeyi sembolize ediyor ki, diyecek söz kalmıyor..

Amerika'ya giden Brian, orada en çok tanışmak istediği kişinin Curt olduğunu söylüyor ve tanıştıktan sonra işler yavaş yavaş değişmeye başlıyor, Brian ve Curt konserler verir ve yeni bi şarkı için kayıt yapmak için uğraşırken aşık oluyorlar ve film kırılıyor: Eşiyle arası açılan Brian, Curt'le arasının bozulmasından sonra giderek kendini yalıtıyor.. Ve dublörünü sahnede suikaste kurban vererek, kariyerini öldürüyor..

Curt'le aralarındaki bağ koptı sanırken, aslında ikilinin uzaktan da olsa birbirlerini takip ettiklerini filan-
insanın içine oturan sahneler bunlar..

Tabii, tüm bu hikayeyi gazeteci ve onun konuştuğu kişilerden öğreniyor olmamız, onların kafasındaki Brian algısını yansıtıyor, ki, bu da filmin amacına uygun bi seçin.. Öyküyü anlatan gazeteci olduğunda da, bu durum pek değişmiyor, zira Curt'ün deli personası onu da etkiliyor..

Hakkaten süfer bi film..

*: Sebastiane'ın açılış sahnesini hatırlayanlar vardır, hah, o olağanüstü groteskliğe bulanmış sahnedeki mim sanatçısı Lindsay Kemp, bu filmde de aynı tarzda karşımıza çıkıyor :))
**: Haynes'in Superstar: Karen Carpenter Story filmine yaptığı Barbieli göndermeyi de unutmamak lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.