Secretary

Mary Gaitskill'in hikayesinden uyarlanıp filme çekilen Secretary, s&m kültürünü romantik-komediye taşıyor.. Ya da, "romantik-komedide işlenmedik bi bu kaldı.." şeklindeki yaklaşım sonucunda s&m'i bünyesine dahil ediyor: Secretary, her ne kadar işin "komedi.." kısmını dışarıda bırak/ıyor gibi yap../sa da, basbayağı romantik-komedi şablonu doğrultusunda ilerleyen bi film-
"bağımsız.." olması hiçbişiiyi değiştirmiyor..

Biraz daha açalım: Bu filmde, her ne kadar s&m bi ilişkiyi "gözetlesek.." de (bu "sapıklık.." olayına bi ara gircem..), filmimiz karakterlerini çok da incelikli bi şekilde ele almıyor: Lee, gayet mazoşist, 7. sınıftan beri kendisini kesmekten, ya da çeşitli yöntemlerle kendine acı çektirmekten hoşnut: Hatta annesi, evdeki bıçakları dolaba kaldırıp, üzerine de kilit takabiliyor, dahası Lee tedai de oluyor uzun bi dönem: Ve fakat, mazoşizm bünyeden öyle kolay uzaklaşmıyor.. Tam bu noktada devreye yeni bi iş ve sadist bi patron giriyor: Lee, Peter'la olan ilişkisine devam ederken, yeni patronundan da bariz şekilde etkileniyor.. Patronu başlarda onu sert bi dille eleştirir ve Lee'nin kıyafetlerini, burnunu çekmesini vs..sini düzeltmeye yardımcı olur ve Lee de "köle.." olduğu için bundan hoşlanırken, hatta kendini kesmekten dahi grotesk bi şekilde (kendi mazoşizm malzemelerini ırmağa atmak..) vazgeçerken, bi gün patronunun poposuna attığı şaplaklarla "ilişki.."ye başlıyor..

Fakat, bi gün her şey tersine dönüyor, patronu Lee'yi kendinden uzaklaştırmaya çalışıyor-
doğru tahmin: Eet, ondan hoşlanmaya başlıyor.. Bununla çeşitli şekillerde başa çıkmaya, bu durumu değiştirip eski haline döndürmeye çalışan Lee, her defasında geri püskürtülüyor, dahası kovuluyor-
ki, buna da, climax öncesi ayrılığı diyebiliriz..

Lee, Peter'ın evlenme teklifini kabul ediyor, gelinlik provasında Edward'a koşuyor, onu sevdiğini 3 günlük bi itaat gösterisiyle ispatlıyor ve mutlu son..

Aslında filme gayet yakınlık kurabilecek, dahası aramızdaki konjugasyonun keyfini çıkarabilecek, hatta filmi bağrına basabilecek bi insanken, nasıl oluyor da, bu filmi sevemiyorum diye düşündüğümde (eet, bunu çok kereler yaptım..), karşımda "eet, bu bi Amerikan estetiği ürünü ve izleyeceklerin de, işin "öz.."üne diil de, ambalajına odaklanıyor.."dan daha ikna edici bi cevap bulamadım-
yoksa, hakkaten, bu filmin sonuna doğru herkeslerin neden ofisi ziyaret ettiğini, dahası haber bültenleri kısmının ne kadar "gerekli.." olduğunu açıklamamız gerekiyor: Ya da, "sadist.." karakter yaratıcaz diye, adamı sadece spor yaparken ya da çiçeklerine bakarken göstermenin bi anlamı olmalı-
eet, karşımızdaki "sadist.." karakterimiz, fecii derecede karikatürize edilmiş, tek boyutlu bişii.. İnandırıcı bulup bulmamak size kalmış ve fakat, hiçbi şekilde inandırıcı bulamadım ben-
"dünydaki en yalnız adam.." kısmına hiç girmedim, dikkat ettiysen, eheh..

Lee'yse, görece daha derin bi karakter ve filmi hakkaten ii oyunuyla Maggie Gyllenhaal sırtlıyor.. Ve fakat, Secretary "yaramaz.." ofis hikayelerinden öte bi derinliğe sahip diil/olamıyor..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.