Andrei Zvyagintsev'nın '11 yapımı filmi Elena'yı değerlendirirken sahip olduğunuz politik/ekonomik görüşün etkisinde kalıyorsunuz ister istemez.. Ele aldığı konuda belli bir tarafı tutuyor olması bizi şaşırtmıyor, çünkü Zvyagintsev'nın tarzına alışkınız..
Gerçekten de hep "en" yakınımızdakilerle kurduğumuz ilişkilere odaklanan Zvyagintsev, bu filminde de geleneği bozmuyor.. Yaşlı bir çift var: Önceki evliliklerinden de birer çocukları.. İkinci evlilikleri ikisinin de.. Erkek zengin, kadın fakir.. Volodya her yerde ve her an iktidar sahibi, ancak bu iktidarının kaynağı penisi/erkek olması değil, para.. Elena ise hastanede tanıştığı bu adamın hizmetçi-karısı.. Erkeğin kendisine iyi bir miras bırakmayacağını anlayınca da harekete geçmeyi tercih ediyor..
"Sınıfsız domatesler" olmadığımız için hiçbirimiz, birbirimizi kandırmadan konuşalım: Elena'nın oğlu üçüncü çocuğunu yapacak kadar sorumsuz.. Volodya'nın kızı ise en azından üremeyle ilgili konularda belli bir bilinç geliştirebilmiş düzeyde.. Ki, bu da doğrudan ait oldukları sınıfların bir özelliği..
Bu iki karakterin ekonomik açıdan tam bir asalak olmaları, ortak yönleri.. Başa gelen çekilir o ayrı da, bu iki karakter evlat olsa sevilmez durumdalar.. Birini "hedonist" olarak tanımlarken, diğerini "ipsiz sapsız" olarak yaftalayabiliyoruz..
Volodya SSCB'nin yıkılmasından sonra ortaya çıkan yeni-zengin sınıftan.. Elena'nın muhtemelen yıllardır içinde büyüyüp duran sınıf kini "o" sabahki konuşmadan sonra harekete geçiyor.. Eyleminden sonra parayı almaktan, avukata "kasada para yoktu" demekten ve çoluk çoluğu, torun torbasını toplayıp kendi evine getirmekten pişman değil: Bunu anlayabiliyoruz, çünkü tüm bu eylemleri kendi içinde son derece tutarlı-
ekonomik açıdan..
Bununla birlikte eylemi sonuca ulaştıktan sonra ve elektrik kesildiğinde yaşadığı heyecan insani bir duygu: Vicdan azabı ya da yakalanma korkusu: Hangisini seçerseniz..
Volodya da, tıpkı Elena gibi kendi içerisinde son derece tutarlı bir karakter: "Kendi" çocuğuna her türlü yardımı yaparken, "başkası"nın çocuğu için kılını bile kıpırdatacak durumda değil.. Sadece kendini düşünüyor: Miras konusundaki tavrı da bu açıdan "yanlış" değil: Çünkü Elena da benzer bir şekilde yabancı..
Temel bir şekilde söylersek: Filmi devrim olarak değerlendirmek de mümkün, darbe olarak da: Bu sonuca nasıl vardığınızı, başta da dediğim gibi ait olduğunuz/temsil ettiğiniz ekonomik sınıf belirliyor..
Zvyaginstev'nın aile-içini deşmesi ilk iki filminde bizi kendimizden geçirmişti.. Bu filmi ise –metninden bağımsız olarak, aynı iştahla izleyemedim maalesef.. Hem ben bir baba üçlemesi bekliyordum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder