Hakan Algül'ün '12 yapımı filmi Berlin Kaplanı'nı bu akşam izledik-
"neden??" olduğunu sormayın çok rica ediciim..
Film, kariyerinin sonuna gelmiş boksör Ayhan Kaplan'ın dövüşecek bir "şey" bulması üzerine ilerliyor.. Da, araya bir sürü gereksiz şey de sokmayı beceriyor.. Film genel olarak bariz kötü, Ata Demirer'in kastığı aksan filan başarılı olsa da, abartıdan da son derece nasibini almış..
neysse,, asıl değinmek istediğim konu filmin kendisi değil: Filmdeki Elvan ve Ayhan'ın aşkı.. Daha doğrusu erkeklerin aşk konusundaki tavrı.. Yalan Dünya'nın Açılay'ı Nihal Yalçın'ın canlandırdığı Elvan, aşkını belli etmekten çekinmeyen bir kadın.. Buna karşın Ayhan bu ilgiyi anlamıyor bile: Mevzu, Ayhan geçmişteki aşk ilişkileri de değil.. Mevzu (çok klasik dursa da..), erkeklerin çekingenliği..
Açılay dedik: Yalan Dünya'nın ikinci bölümünde (de) benzer bir durum vardı: Rıza ve (Selahattin'in ikiz) arkadaşı bara gittiklerinde hiçbir hatunu tavlayamıyorlardı.. Bu sahnede hiçbir abartı yok misal.. Çünkü hakikaten kimi erkekler, böyleler.. Ne kadar kadınlar/çapkınlık konusunda bitmez tükenmez brifler verseler de, kendilerine yönelik ilgiyi algılamada ciddi anlamda eksikler..
Ayhan da böyle biri: Elvan genel-geçer toplum kuralları çerçevesinde mümkün olabilecek her şekilde ilgisini belli etmesine rağmen, Ayhan bu ilginin farkına ancak yeğeniyle sahilde otururken varıyor.. Ki, o sahnedeki tavrı da, bir yetişkinden çok, bir çocuğu andırıyor..
Daha kötüsü, filmdeki bu ilişkinin enerjiden son derece yoksun olması: Elvan ve Ayhan arasında herhangi bir fiziksel yakınlaşma olmadığı (yanak yanağa öpüşmek??) gibi, oyuncular arasında da herhangi bir "elektrik" hissedemiyorsunuz..
Yetişkin erkeklerin aşk konusundaki acemiliğini bir kez daha mimlemek için sunduğu doneler dışında, hiçbir işlevi olmayan bir yapım Berlin Kaplanı..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder