Essential Killing


'10 yapımı Jerzy Skolimowski filmi Essential Killing, açıkçası aylardır merak ettiğim bir filmdi ve fakat dün akşam itibarıyla benim için çok büyük bir hayal kırıklığına dönüştü.. Oysa kağıt üzerinde gayet de güzel bir hikayesi olmasına rağmen, fazlasıyla tek düze, dahası zaman zaman bildiğin saçma boyutta ilerlemesi filmin tüm kredisini tüketmesine sebep oldu..

neysse,, filmin hikayesi kısaca şöyle: Mohammed adlı bir Taliban militanı, Amerikalı 3 askeri öldürünce yakalanıp, önce hapishanede kısa bir işkenceden geçirilip, daha sonra gerekli yere nakledilmek için, beraberindeki tutuklularla birlikte yola çıkarılıyor.. Yolda meydana gelen kaza sonrası kaçmayı başaran Mohammed için sancılı bir süreç de başlıyor haliyle: Soğuk, peşindeki askerler, açlık ve yaralanmayla birlikte iyiden iyice güçten düşen militan hazin bir sonla karşılaşıyor..

Öncelikle filme zorla enjekte edilmişe benzeyen politik sosa bakalım: Açıkçası film, hapishanedeki işkence sahneleri dahil, bu konuda herhangi bir fikre/önermeye sahip değil.. Hatta öyle ki, filmin üzerinde fazlasıyla yapıştırma duran bu cilayı kazıdığımızda karşımızda son derece başarısız bir survival-film kalmakta-
yanisi: Hikayeyi Afganistan'da başlatmak, karikatürize bir Taliban militanı yaratmak, bir hapishane sekansı çekmekle bu işler olmuyor.. Filmin çoğu yerde "politik gerilim.." olarak tanımlanmasına da karşıyım, zira karşımızdaki film, politik bile değil.. Son dönemin trendinden bir-iki görseli filme koymakla bu işler yürümüyor malesef..

Dahası, filmdeki hayatta kalma mücadelesi de bizi içine almıyor, buradaki temel sorunsa senaryodan kaynaklanmakta: Tesadüf sınırlarını aşan karşılaşmalar vs derken, bir sonraki karşılaşmayı beklerken buluyorsunuz kendinizi, zira hepsi bu.. Vincent Gallo'nun başarılı performansı filmi sürüklemesine sürüklüyor da, sadece bu, iyi bir film yapmaya yetmiyor ne yazık ki..

Belki başkaları filmden keyif alabilir, ancak onca merakıma rağmen beni yüz üstü bırakan bir film oldu kendisi..

1 yorum:

Adsız dedi ki...

onca ödül alması da cabası...aynı sekansı beş kere izletti ve sonunda amerikayla karşı karşıya olan doğu kültürünü, bilmediği topraklarda ölüme terk etti...resmen oryantalist..."doğu acizdir"..doğu olarak gösterdiği de fanatik bi imamın vaazı ve adamın otantik elbiseli karısı...resmen yönetmeni pataklamak istedim...

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.