La Dentellière


'77 yapımı Claude Goretta filmi La Dentelliere bir roman uyarlamasının tüm gereklerini yerine getiren, Isabelle Huppert'in muhteşem performansıyla güzelleşen etkili bir yapım.. İstanbul Film Festivali'nin 30 yıllık seçkisinde başlangıçta hiç önemsememiştim filmi, "önemli bir şey olsa duyardık mutlaka.." gibisinden düşünürken çat: Isabelle var, Huppert var..
Bu akşam iş çıkışı handiyse koşa koşa gittiğim City's'te şöyle bir diyalog da yaşadım..
"Dantelci Kız'a bir bilet lüfen: Umarım yer vardır.."
"Merak etmeyin, bayağı boş yer var.."
Salona girdiğimde öndeki üç sıra boştu..

Hikayesi kısaca şöyle: Pomme (küçük adı Beatrice..) babasının terk ettiği annesiyle birlikte yaşayan ve eğitim görmemiş bir kız: Kuaförde çalışıyor, saç yıkıyor daha doğrusu, ileride yükselecek ve saç stilisti de olacak.. İşyerindeki arkadaşı Marylene'le tatile gidiyorlar, Marylene orada bir sevgili yapıyor, Pomme'sa, tek başına takılırken François'yla tanışıp, sevgili oluyor.. Pomme şimdiye kadar tek bir erkekle dahi çıkmadığı için son derece sessiz, sakin bir karakter; François'yla birlikte olduktan sonra onun evine taşınıyor, birlikte yaşamaya başlıyorlar, çocuk eğitimine devam ederken, Pomme kuaförde vakit geçiriyor.. Aralarında bildik sorunlar çıkmaya başlıyor ve çiftimiz ayrılıyor.. Sonrasında durumu kötüleşen Pomme hastaneye kaldırılıyor..

Filmin ortalarındaki Markist tartışma bölümünü es geçip, çocuğun arkadaşlarından birinin tespitiyle başlayalım: "Ona patron gibi davrandın.." İki kişi arasındaki efendi-köle diyalektiğini (bekaret olgusunu da araya katarak..) iyi bir şekilde kuran filmi, aşk ilişkisinden ziyade sınıfsal bir şekilde okumak da mümkün: Fakir, eğitimsiz kızla, eğitim görmüş, zengin çocuk "aşk.."ı, karşılıklı bir sevgi alışverişinden ziyade, François'nın yönlendirmeleriyle ilerliyor, bir süre sonra evdeki varlığı bile fazla gelen Pomme'a verilen değerin çizdiği aşağı yönlü parabolü, kadın bedeni üzerindeki erkek erki şeklinde yorumlamak mümkün-
"dün tanrısal bir varlıktınız, bugün bir kadınsınız.." Baudelaire..

Beri yandan film, delilik sürecine gündelik pratik bağlamında bakıyor: Ayrılık travması ertesinde semptompların şiddetlenmesinin bir önemi yok, katalizör görevi görmüş olması daha makul: Çünkü Pomme, "normal.." değil öncesinde de, son derece içe kapanık, hassas olmasını Huppert, nüanslarıyla öyle güzel veriyor ki, üzerindeki şey masumluktan ziyade tekinsiz bir tedirginlik halini alıyor.. Genel olarak iyi bir iş, fakat zaman zaman sıkıcı bir ton da kazandığını eklemek gerekiyor..

1 yorum:

Adsız dedi ki...

sen film yorumlama bence arkadaşım

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.