Sita Sings The Blues



'08 yapımı Nina Paley filmi Sita Sings The Blues, olağanüstü bir güzellik: Dün yazdığım Hanuman'la aynı kitaptan (Ramayana..) uyarlandığı için aynı öyküyü anlatsa da, Sita Sings The Blues, Hanuman'dan fersah fersah ötede.. Ve tabii ki bunun çeşitli sebepleri var: Öncelikle, Sita Sings The Blues, kendini ciddiye almıyor, ve bu ciddiye almama durumu, filmi çok başka boyuta çekiyor, tek bir anında dahi sıkmıyor.. İkincisi, Sita Sings The Blues'un tekniği: Tek bir tekniği kullanmayan, hatta animasyon teknikleri kolajı şeklinde ilerlerken gözleriniz bayram ediyor.. Üçüncüsü, ana öyküye paralel anlattığı hikayesi-
ki, otobiyografik izler taşıyor..
Sonuncusu da olağanüstü müzikleri..

Filmin hikayesi şu şekilde gelişiyor.. Rama ve Sita'nın kavuşması filmin birinci perdesi (Hanuman'ın konusu da buydu..) Sita işte ateşe yürüyerek masum/kirletilmemiş olduğunu ispatlıyordu.. İkinci perdede (ki, film de bildiğin ara veriyor 2'45''..), bu defa Sita'nın hamile kalışını, iyiliğin (ve erdemin..) simgesi Rama'nınsa ondan hala ve ısrarla şüphelenmesini (çocukların Ravana'dan olduğu fikri..) ve Sita'nın "eh sikerim, masumum ulan ben.." dedikten sonra Toprak Ana'nın rahmine geri dönüşünü anlatıyor..
Paralel hikayeyse, Nina ve Dave adındaki bir çiftimizi anlatıyor (yönetmenin kendisi..) Dave, iş için Hindistan'a gidiyor, önce 6 aylık olan bu süreç, 1 yıl daha uzuyor, Nina oraya gidiyor, sonrasında New York'a dönüyor ve orada maille "geri dönme Nina.." yazan bir mail alıyor: Bu durumla başa çıkmayı da tıpkı Sita gibi öğreniyor..
Ve tabii, filmin müzikal bölümleri var, Annette Hanshaw'ın sesinden olağanüstü şarkıları dinliyoruz-
ki, bu şarkıları kullanabilmek için 220.000$ ödemiş Nina Paley..

Bunu belirtme sebebimse, filmin kamuya açık olması.. İlk olarak !f İstanbul'da izlediğim filmin, eğer isterseniz sitesinden tamamını izleyebilir, indirebilirsiniz.. Aynı zamanda filmin dvdsi de var, onu da amazon.com'dan sipariş verebilirsiniz.. Ben de kendi adıma filme destek olmak için, soundtrackini almıştım-
belki şu an dinlediğiniz şarkı da albümün/filmin açılış şarkısı..

Filmdeki üç anlatıcı gayet eğlenceli bir şekilde hem hikayeyi anlatır, hem de yorumlarını yaparken, Sita'nın "neden??" böyle olduğuna dair uzlaşamıyorlar.. Yaptığını hata olarak gören de var, Rama'ya olan sevgisinin değişmezliğinden dem vuran da-
bu yorumu içlerindeki tek kadın yapıyor, evet (grr..)

neysse,, Nina da, tıpkı Sita gibi sürekli kendisini ispatlamak zorunda kalıyor: Dave'in peşinden tee oralara gidiyor, havalimanında öptüğünde öpüşmenin yasak olduğunu "öğreniyor..", Dave ondan uzakta duruyor ve sonunda terk ediliyor.. Sita da, iki kez kendini ispatlıyor.. Ama içinde bulundukları durum ne kadar depresif olsa da, bir yerden sonra artık "yeter.." diyebiliyorlar.. Sita (bi neviinden..) anne karnına dönerken, Nina Sita'nın hikayesinden (ve kedisinden..) güç alıyor.. Ve film, tıpkı Mujeres Al Borde De Un Ataque De Nervois gibi, ayrılık sonrasında izlenecek ilk filmlerden biri, birisi haline geliyor..

Olağanüstü tekniğiyse fazlasıyla takdiri hak ediyor..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.