Hair High


Plympton'ın '04 yapımı filmi Hair High, her zamanki gibi kendisinin özgün tarzının ürünü olan, müthiş bir seyirlik.. Öyle böyle değil..

Oldukça aşina olduğumuz hikayesiyse şöyle: Bir çift Jojo'nun dükkanında oturmaktalar, Jojo onlara Cherri ve Spud'ın hikayesini anlatmaya başlamasıyla film de akmaya başlıyor.. Cherri okulun en popüler kızı, Rod'sa okulun en güçlü erkeği: Okula yeni bir çocuk geliyor: Spud.. Biyoloji dersinde Spud, Cherri'yi küçük düşürünce, Rod'un işkenceyle örülü korkutma politikası devreye giriyor ve Spud Cherri'nin kölesi oluyor: Kız okumadığı halde yanında taşıdığı tonlarca kitabı taşıyor ("beni entelektüel gösteriyor.."), arabaya binmesi için basamak oluyor vs.. E tabii, aralarında bir aşk da filizlenmekte gecikmiyor.. Baloya birlikte katılacakken, Rod onları öldürüyor.. Sonrasında bir mucize gerçekleşiyor ve bir sene sonra balonun kral ve kraliçesi oluyorlar..

Film, tıpkı I Married A Strange Person!! gibi, aşkı kutsuyor, bir yandan lise deneyimlerine de göz atıyor: Tabii, bunu alışık olduğumuz şekilde değil de fazlasıyla grotesk bir boyuta taşıdığı için müthiş bir "şey.."e dönüşüyor: Spreyle kabartılmış, korkunç saçlar (ki, Spud'un saç modelindeki çıkıntının zaman ilerledikçe şişmesi de karakterinin hoş bir sembolüne dönüşüyor..), ponpon kızlar, okul maçları ve tabii ki arabalı sinema ve araba gösterileri.. Adeta bir zaman kapsülü gibi izliyorsunuz filmi.. Plympton, bunları her ne kadar tarzı gereği abartsa da, hiçbi zaman dalga geçmiyor, bir yandan gülerken, bir yandan da saç spreyinin icadından hemen sonra saçların hacminin metreküplerce artması gibi dönem-klişeleri nostaljiyi depreştiriyor-
muş: Dönem olarak pek yakalayasamak da, yaşayanlardan dinliyoruz..

Ancak filmin şöyle bir artısı da var: Her ne kadar Cherri'yle Spud ve Jojo'nun dükkanındaki çift/ler, başkarakterler olsa da, onlarla özdeşleşme yaşamamıza pek de izin vermiyor, çünkü karakterlerini idealize etmiyor: Misal, Cherri'nin beyninde sadece 4 şeye yer var, sonradan beşinci olarak Spud giriyor araya, Spud'sa başta ezik olduğu için sonradan toparlasa da etkili olamıyor, diğer çiftse ayrı bi olay: Sinekler sevişiyor diye yaygara koparan mı dersin, hikaye bittiği zaman "iyi de ana fikir ne??" diye soran mı: Rezalet..

Plympton'ın, böylesine aşina olduğumuz bir hikaye ve tanıdık gelebilecek sahnelerden böylesine orijinal bir iş çıkarması takdiri fazlasıyla hak ediyor.. Başka hangi filmde önüne çıkanı sikmek isteyen tavuk kostümlü bir insan görebiliriz ki, ahah..
Hastası olmamak mümkün değil..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.