Dahmer



[Şarkısız olmaz diye düşündüm..]
David Jacobson'ın '02 yapımı filmi Dahmer, adını aynı adlı seri katilden alan, dramatik yönü oldukça kuvvetli bi biyografi.. Birkaç noktada gerçeği değiştiriyor film (ki, bunu açılıştaki yazıyla da belirtiyor..), kurbanların ismi ve olayların akışı ölümlerine duyduğu saygıdan ve ailelerini rahatsız hissettirmemek için değiştirilmiş..

Filmin hikayesi iki düzlemde ilerliyor: Jeffrey Dahmer'ın işlediği iki cinayet (bi de önceden öldürdüğü bi cesedi görüyoruz..) şimdiki zamanda görselleşirken, flashbacklerde ilk işlediği cinayetin uzun bi dökümüyle, babasıyla olan ilişkisi ve gay barlardaki aktivitelerini izliyoruz..

Jeffrey Dahmer, oldukça "ünlü.." bi katil, daha çocukluğundan başlayarak hayvanlara işkence edişi, 17 erkeği öldürmesi, nekrofil/yamyam eğilimleri, kurbanlarının parçalarını saklaması, sadistik ritüelleri, zombi düşleri, teşhirciliğiyle ikonik bi figüre dönüşmesinin yanı sıra, görece yakışıklılığı, yüksek zekası ve "düzgün.." bi aileden gelmesiyle de -kısmen, diğer seri katillerden ayrılıyor.. Filmdeyse, küçüklüğündeki hayvanlara işkence edişi ve yamyam eğilimleri/eylemlerine yer verilmiyor, zombi düşleri sadece hala yaşayan kurbanının kafatasını matkapla delmesiyle "geçiştiriliyor..", kurbanlarının vücut parçalarını saklaması babasının alet çantasında sakladığı kesilmiş kafayla görselleşiyor, sadistik ritüellerinden sadece kurbanının karnını bıçakla ayırışı gösteriliyor, teşhirciliğine sadece bi replikle değiniliyor.. Dahmer'ı bilenler için bu boşlukları kendileri doldurabilirler ve fakat, Dahmer'a "özel.." bi ilgi duymayan biri, birisi için biyografinin çok da yeterli olduğunu söylemek pek de mümkün diil..

Dahmer'ı sadece manyağın teki diye geçiştirmiyor film: Katilini görece bi mesafeyle anlatırken, onun insani yönüne de odaklanıyor: Zira, Dahmer rolündeki Jeremy Renner, son derece "kırılgan.." bi profil ortaya koyuyor ve bu cazibesiyle birleştiğinde -bakış açısına göre, handikap olarak değerlendirilebilecek bi durum ortaya çıkıyor: Çünkü film, her ne kadar Dahmer hakkında psikolojik çözümleme yapmasa da, onun yalnızlığını çok çarpıcı bi şekilde ortaya koyuyor.. Bu tavrı eleştirilecek tek yönü filmin.. Ancak şu da var: Katilden nefret ettiğini adeta manifesto havasına sokup, her sahnede belirtse, film çok daha itici olacaktı muhtemelen, tarafsız kalsa o zaman belgesel olmalıydı, ki olayları değiştirdiği için bu da mümkün diil..

Film, flashbackte özellikle Dahmer'ın ilk cinayetine odaklanırken de bu yalnızlık temasını öne çıkarıyor: Annesi bikaç günlüğüne gittikten sonra evde parti veren Dahmer, tek başına oturuyor parti boyunca, sevişen bi çifti gözetliyor, ertesi gün arabasıyla giderken "kurbanını.." alıyor (gerçekte otostop yapan kendinden küçük bi genci alırken, filmdeki genç, Dahmer'ın yaşlarında ve Dahmer'ın isteğiyle arabaya biniyor..) Onunla konuşan, marijuana çeken, güreşen Dahmer, mevzuyu cinselliğe getiriyor: Karşısındaki kişi kendisini düzen-karşıtı olarak tanımlıyor (Bonnie & Clyde'ın en sevdiği film olması, Lynrd Skynrd sevmesi ve polislerden hoşlanmaması yeterli oluyor..), bu noktada Dahmer, sadece kadınlarla ilişkiye girmenin faşizm olup olmadığını soruyor: Çocuk Clyde'ın erkeklerle ilişkiye girmediğini söylediğinde, Dahmer (manipüle etmek için muhtemelen..) filmde bu ayrıntının geçmediğini söyleyip, onun gelecekte nasıl sıkıcı bi hayatı olacağından dem vuruyor: Bu noktada çocuk gitmek istediğinde Dahmer engelliyor, kurtulan çocuk giderken arkadan ona saldırıyor.. Cesedi parçaladıktan sonra atıyor-
ancak, gerçekte cesedi yakıyor..

Film bu yalnızlığın ve etkilerinin izini Dahmer'ın sonraki cinayetlerinde de sürüyor: En çok yer ayrılan ve zaman zaman oldukça acıklı bi ton kazanan Rodney'yle geçirdiği gecede Dahmer, oldukça yalpalıyor.. İlaçların az olması, süreci "uzun ve acılı.." hale getirse de, kelepçeyle nişanlanma jesti, Rodney'nin kaçışı, dans edişleri, gitmek istemesi, engellemesi, gitmesi, otobüs bulamadığı için geri dönmesi, evde kalması için taksi çağırmaması, analize girişmesi, ağlaması, "her zaman tam da bunun gibi birinin hayalini kurdum..", "sapık, teşhirci, mastürbatör bi katilim..", "beni istiyorsun değil mi??", "hayır..", odaya gidişi, cesedi görmemesi için yanına çağırması, sarılmaları, kemerle boğması, yumruk atması ve gitmesi can yakan sahneler..
Bu sahnelerde Dahmer, Rodney'den tiksiniyor gibi görünse de, onun cesedini sevmesi, ve cesede kendini sevdirmesi, pek de öyle olmadığını düşündürüyor-
o tiksinme muhabbetinden, Dahmer'ın ırkçı olduğu sonucuna da ulaşılabilir gibi gelse, hatta kurbanlarını daha çok zenci ve başka ırklardan seçmesi de bu düşünceyi desteklese de, tartışma hala devam ediyor: Ancak onun ırkçı olmadığını iddia eden kesim de azımsanamayacak durumda..

Dahmer'ın ilk cinayetinden sonra ağlaması filmin dramatik bi trüğü gibi görünse de, sonraki 9 yıl boyunca tek bi cinayet işlememesini de açıklıyor gibi: Kendi sözleriyle söylersek "o gitmek istedi, ama ben de gitmesini istemedim.."
Ya da (belki de şu an dinlediğiniz..) şarkıdan alıntılarsak:
"I need a friend: Please be my companion..
I don't want to be left alone with my sanity.."
Slayer, 213..

Dahmer'ın nekrofil/yamyam eğilimlerine geldiğimdeyse, karşımıza tümgüçlü olma (isteği..) çıkıyor.. Dahmer tümgüçlü olmadığının farkında: Ancak bu, bunu hissetmesine engel diil: Mizanseni belirleyip, koşulları yaratıyor: Daha kurbanının içkisine ilaç atmasıyla başlıyor, öldürdükten sonra bedeni parçalayıp, organlarını sikmeyle (Dahmer'ın favorisi..) doruğa çıkıp, yamyamlıkla finalleniyor.. Tüm bunları gücünün farkına varmak, onaylamak için yapıyor-
dahmer'a özgü/l bi durum diil bu, özellikle nekrofilizmin temelinde bu tümgüçlü olma arzusu yatar..
Faşizm iki kişi arasında başlıyorsa eğer, Dahmer, bunun gelmiş geçmiş en etkili uygulayıcılarından biri, birisi oluyor..

Çekimleri, müzikleri, ancak özellikle de Jeremy Denner'ın kırılgan performansıyla öne çıkan bi film Dahmer: Dahmer-sevicilerini "doyurmakta.." zaman zaman zorlansa da, en ii Dahmer filmi olarak gönüllerde ayrı bi yere sahip-
hakkındaki diğer film The Secret Life: Jeffrey Dahmer'ı çok da beğenmediğimi yeri gelmişken söyleyeyim..
Dahmer'ı insancıllaştırması, belki en eleştirilebilir yanı, ama ikon sözkonusu olduğunda görmezden gelinebiliyor :))

1 yorum:

Adsız dedi ki...

dahmer'ın sigara içişi çok güzel filmde.

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.