Chugyeogja


'08 yapımı film Chugyeogja'yı uzun sayılabilecek bi zamandır sinemaya gitmemeyi bahane ederek bugün izledim: Aslında çok da merak ettiğim bi film diildi, geçen seneki 28. İstanbul Film Festivali'nde geceyarısı bölümünde gösterildiğini de hatırlıyorum.. Ancak işte, bi şekilde ii filmler, kendilerini izletmesini biliyorlar..

Hikayesi şu şekilde: Joong-ho adındaki polis, bi arkadaşıyla yaptığı vurgun sonrası (bu kısmı filmin ortalarında öğreniyoruz..) meslekten ihraç edilince (hazır sermayesi de varken..) pezevenkliğe başlıyo, ancak bi akşam çalıştırdığı kızlardan biri, birisi geri gelmiyor: Sonra iki tanesi daha.. Onların "satıldığını.." düşünen ex-polis, ortadan kaybolan kadınların aynı numaradan "sipariş edildiklerini.." ilk kaybolan kadının telefonunu tesadüfen bulduğunda anlıyor: O akşam işe gidecek Mi-jin'i uyaran Joong-ho'nun elinden bişii gelmiyor..

21 kişiyi öldüren Young-cheol Yoo vakasından ilham alan film bundan sonra fecii bi şekilde temposunu artırarak akmaya başlıyor.. Geneline bakıldığında inanılmaz bi yönetmenlik başarısının yanı sıra, inanılmaz bi kurgu başarısına da sahip olduğunu belirtmek gerekiyor.. Ve "yerleri ıslak ve loş apartman koridorunda bekleyen küçük kız.." imgesiyle Honogurai Mizu No Soko Kara'ya yapılan görsel referans, iki sonraki sahnede o filmdeki aynı etkiyi yapıp, salya sümük ağlatmaya başlıyor: İki filmdeki kız çocukları annelerini kaybettiklerini anlıyorlar..

[Kahve molası..]
Ancak bu ağlama durumu filmle alakalı diil, kişisel: Yani film öyle sulu zırtlak duygu sömürülü pornolardan diil.. Aksine çok da ii bi mizaha sahip: Sisteme karşı getirdiği eleştiriler Gwoemul'u anımsatsa da, filmin aleyhine işlemiyor-
keşke daha çok örneği başka yerlerden de çıksa/-abilse..

Filmin hedef tahtasına adalet sistemi de, asayiş sistemi de oturuyor.. Belediye başkanına yönelik küçük düşürücü eylemi unutturmak adına bu vakaya yoğunlaşılmasıyla başlayan olaylar zinciri, kişisel faktörlerden ("cesetleri bahçesine gömecek diil ya??"), teşkilatı da aşacak bi hale geldiğinde Young-min serbest bırakılıyor: Yeterli delil olmadığı için-
ki, öncesinde sahte delil yaratılması bile dillendirilebiliyor filmde..

Seyircinin tüm film boyunca Joong-ho gibi hissetmesi (başlarda önemsemezken, sonradan adete Joong-holaşması..) Hitchcock'un "bomba teorisi.."nin kullanılmasıyla alakalı: Aynen Joong-ho gibi delirmeye başlıyor, elinize bi kazma alıp tüm polis teşkilatına onun gibi karşı koymak istiyor, dahası climaxte Young-min'i öldürmesini arzuluyorsunuz-
bireysel adalete karşı olan biri, birisi olarak, eheh..
Seyirci eğer masanın altındaki bombanın varlığından haberdarsa, ancak filmdeki karakterler bu gerçeği bilmezlerse seyirci gerilir, eğer seyirci masanın altında bomba olduğunun farkında diilse bomba patladığında şok olur: İlki kendini gerçekliyor film boyunca: Daha açılış sahnesinde "bombayı.." bize göstermesi boşuna diil filmin..

Eet, çok güçlü eleştirileri olan, ancak bunu altını koca koca çizmeden yapan, dramının ölçüsünü fecii tutturan ii oyunculuğa, müthiş bi stile, katman katman açılan hikayesiyle müthiş bi kurguya, fecii enerjiye ve usta bi yönetmenliğe sahip Chugyeogja.. Tek kusuru, katilinin psikolojisini fazla basite indirgemesi.. Ona da bişii denmiyor..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.