Inferno


Argento'nun Üç Ana Üçlemesi'nin ikincisi '80 yapımı Inferno, muhtemelen büyük beklentilerle gösterime girmiş olmasına rağmen, hakkında pek de bahsedilmeyen dahi neredeyse görmezden gelinen bi film olmuş.. Aslında bunun da haklı gerekçeleri var.. Suspiria her ne kadar mantık hataları yapsa, korkutmak için iice abartsa da, en azından görsel ve işitsel açıdan kendini izletmeyi başarırken, Inferno nerdeyse Suspiria'yla benzer bi sanat ve görüntü yönetmenliğine sahip olsa da, selefine oranla oldukça vasat kalıyor..

Hikayesini anlattıktan sonra bu meseleyi biraz daha açarım: İlk önce Rose'u tanıyoruz: New York'ta eski bi apartmanda yaşayan Rose, Kazanian'dan aldığı "The Three Mothers.." adlı kitabı okuyor.. Varelli adındaki bi simyacının yazdığı bu kitap, Varelli'nin onların evini inşa ettiği ve bu üç kadının da kardeş olduğu bilgilerini veriyor-
cadılığın anneden kıza geçtiğini düşündüğümüzde bu Üç Ana'nın anneleri nasıl bi güce (ve karizmaya..) sahipti, insan hakkaten merak etmeden duramıyor..

Olayın bi de Roma ayağı var: Rose'un kardeşi Mark İtalya'da müzik üzerine eğitim alıyor: Rose ona yazdığı mektupta kendi evinin cadılardan biri, birisinin evi olabileceğini ve bu konuyla ilgili araştırma yapmasını istemesine rağmen, derste "büyülenen.." Mark, mektubu unutup gidiyor: Mektubu alan Sara, aynı gece kütüphanede konuyla ilgili araştırma yaptığı için öldürüyor: New York'ta da Rose..

New York'a giden Mark, kardeşini bulamıyor ve endişelenmeye başlıyor: Bu sırada Elise'le tanışan Mark, olayları araştırırken rahatsızlanıyor ve aynı gece Elise (de..) ölüyor: Sonrasında da Kazanian, Elise'in uşağı ve apartmanın görevlisi de ölünce Mark, bişiiler yapması gerektiğini anlıyor ve Gölgelerin/Karanlıkların Anası ateşler içinde kalıyor.. Film bitiyor..

Öncekine göre daha "slasher.." bi ton kazanmış olmasına rağmen, Inferno en hafif tabiriyle "özensiz.." bi film: Başta da söylediğim gibi görüntü yönetmenliği genel olarak ii olsa da (özellikle de filmin açılış bölümündeki su altında geçen sahneler..), atmosfer konusunda filmin sorunları var.. İnandırıcılık mevzuuna hiç girmiyorum, zira çıkamayız için işinden..

Ayrıca filmdeki The Three Mothers kitabı, Üç Ana fikri, dahası üçlemenin ilk filmi Suspiria'nın Thomas de Quincey'nin Suspiria de Profundis kitabından "uyarlanma.." meselesi var.. İlk filmde de, bu filmde de de Quincey'nin jenerikte belirtilmemesi/adına herhangi bi atıf yapılmaması da oldukça "garip.." duruyor haliyle.. neysse,, üçlemenin ikinci filmi Inferno, beklenti düzeyini aşağı çekmesine rağmen, (özellikle de aradan geçen yıllar düşünüldüğünde..) La Terza Madre'nin "bu kadar.." kötü çıkabilmesi karşısında öpülüp başa koyulması (da..) beklendik ve bilindik bi durum-
da, iki filmdeki cadının da "aynı.." güçlere sahip olması sebebiyle bunlara farklı adlar vermek ne derece doğru, bu da tartışılması gereken bi nokta bence :))

Filmin sonlara doğru çalan Mater Tenebrarum, cidden süfer bi şarkı..

*: Bu yazıyı Kreator - Forever eşliğinde yazdım..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.