Mary And Max


Çok ama çok güzel bi dostluğun filmi.. Zaman zaman can yakıyor, iki kez ağlama isteği uyandırıyor, acı kahkahalar attırıyor.. Hepsinden önemlisi gerçek bi olaya dayanıyor olması..

Mary, Avustralya'da yaşayan küçük bi kız, okula gidiyor: Doğum lekesi var alnında bi tane.. Arkadaşı yok.. Çay fabrikasında çalışan babası ve annesiyle birlikte yaşıyor.. Mary, bi gün annesiyle gittikleri postaneden rastgele bi kişiyi seçiyor ve ona mektup yazıyor.. Seçtiği kişi New York'tan Max.. New York'ta yaşayan bi adam, Asperger sendromu var, hiç arkadaşı yok onun da.. Mektubu yazmasındaki amaç, Amerika'da bebeklerin dünyaya nasıl geldiği.. Max mektubu okuduğunda anksiyete nöbeti geçiriyor ve ona cevap yazıyor.. Mary'nin annesi bu mektubu Mary'den önce okuyup çöpe atıyor ve fakat "son an.."da Mary mektubu okuyor ve bundan sonraki yazışma adresi olarak agorafobiden mustarip Len'i belirliyor.. Bölyelikle başlayan dostlukları, Max'in bi gece vinçle hastaneye kaldırılması dolayısıyla sekteye uğruyor: 8 ay hastanede "tedavi olan.." Max'i May unutmaya çalışıyor..

Mary, biriktirdiği parayı Max'in yanına gitmek için kullanmaktan vazgeçip, doğum lekesini sildirmek için kullanmaya karar veriyor.. Sonra Max, ona mektup yazmaya karar veriyor: Hapse girmekten kurtuluyor, lotodan büyük ikramiye kazanıyor, Ivy ölüyor.. Mary'yse aşık oluyor, babasını ve annesini bi yıl arayla kaybediyor, evleniyor ve üniversiteyi bitirip, tezini Asperger sendromu üzerine yapıp, vaka olarak Max'i inceliyor ve kitabı basılıyor.. Bu haberi Max'le paylaşması ve ona kitabın bi örneğini göndermesi bazı şeyleri bitiriyor: Buna çok kızıyor Max.. Mary de kitabı bastırmaktan vazgeçiyor, kocası onu terk ediyor ve depresyonun kollarına kendini bırakıyor.. Max'e özür mektubu gönderiyor..

Ve fakat Max, bunu kabul etmiyor.. Sonra bi gün, özür dileme-affetme bağlantısını çözüp, Mary'ye güzel bi affetme mektubu gönderiyor.. Ve Mary, onu ziyarete gidiyor..

O kadar içten bi film ki, her şey öylesine güzel ki.. Tekniğine, ayrıntılara, göndermelere, çikolatalara, kara mizahına, acıklı yanlarına filan giresim yok.. Gerçek dostluğun gözle diil de, kalple yaşandığını bilmek kafi..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.