Crash





Cronenberg'in '96 yapımı filmi Crash'a bayılıyorum -her defasında.. 

Vampir mitine aşinayız hepimiz: Crash'taki "kabile"yi de benzer bir şekilde konumlandırıp, onların buram buram fetişizm kokan kurallarına göre filmi izlediğimizde Crash kültleşiyor; öyle ki kimi sahnelerde kendinizden geçmeniz bile olası.. 
Bununla birlikte "gerçek dünya" kabul ettiğinizde filmi saçma, dahası anlamsız bulmanız da mümkün: Ki, bunca seveni kadar, nefret edeninin olmasını da açıklıyor bu: Çünkü son derece dürtüsel bir şekilde hareket eden karakterlerin, "hani marjinal bizdik??" tandanslı yaklaşımları kimi bünyelere de son derece itici, bayağı gelebilir normal olarak..

Filmde, bir kaza sonrası adeta underground bir oluşumun parçası olan James ve o grubun yaşadıklarıyla, James'in eşinin "dışarıda" kalmışlığını izliyoruz.. Öncesinde de James ve eşi son derece açık bir ilişki yaşıyorlar: Birbirlerini aldatıyorlar, hatta bundan birbirlerine de bahsediyorlar.. James, kaza sonrasında gruba dahil olurken, eşi uzun süre dışarıda kalıyor: Hatta onlar gibi olmak/hissetmek için hem kendisi çabalıyor, hem de Vaughan ve James tarafından "zorlanıyor"-
bu kısma sonradan geleceğim..

Dürtüsel eylemleri kadar dudak uçuklatacak fetişizmleriyle de öne çıkan gruba uyum sağlamada James hiç zorlanmıyor, bu noktada da Vaughan'ın belirttiği, filmin de mottosuna dönüşen söylem devreye giriyor: Trafik kazaları seksüel enerjimizi özgür bırakmada katalizör görevi görüyor.. James bu süreçte bilinçaltı egemenliğine daha fazla giriyor, Vaughan'la eşcinsel deneyim, vücut yaralarına karşı fetişizm, röntgencilik; filmin başında James'te olup olmadığna dair pek de bilgi sahibi olmadığımız bu dürtüler kaza sonrası teker teker yüzeye çıkıyorlar.. Bu açıdan film James'in kendini bulması üzerine-
vampir mitiyle devam edersek: Vampir tarafından ısırıldıktan sonra vampire dönüşmek gibi..

Beri yandaysa James'in eşi var: Kazayı "yaşamayan", bu yüzden de tutuk kalan Catherine, bunun olması /özgür hissetmek için Vaughan'a "kendini sunuyor.." Ancak araba yıkama ünitesinde geçen oldukça antolojik bu sahnede, Catherine bir yerden sonra vazgeçmek istemesine rağmen, Vaughan onu zorluyor ve "sunuş.."la başlayan sevişme, tecavüze dönüşüyor.. Bununla da bitmiyor, Vaughan onu kaza yapması için taciz ediyor defalarca, ancak Catherine kendini serbest bırakmıyor, filmin sonuna doğru bu defa James Catherine'i zorluyor, ancak kadın kaza sonrası bile o ruh haline giremiyor, James'in "belki başka sefere canım" demesi de bu yüzden..

Trafik kazaları ve orgazm arasında kurulan paralelliğin bir adım ötesi de var: Kaza yaparak ölmek:  Seagrave ve Vaughan'ın ölümlerinde adeta varoluşçu bir tat var: Tıpkı klasik mastürbasyon yöntemleri yerine daha extreme yollara başvurmak gibi (autoerotic strangulation, örneğin..) Hazzın sınırlarını keşfedebilmek için ikisi de giderek daha uç noktaları deniyorlar.. Hatta bunu gösteriye bile dönüştürmüş durumdalar, "daha fazlasını iste"dikleri anda, özenle hazırlanmış son gösterilerini yapıyorlar..

James'in giriştiği seksüel eylemlerden en tahrik edicisi elbette ki Gabrielle ile olanı: Buradaki eylemin kökenleri antropolojinin kendisinde yatıyor.. Ancak, son derece şık duruyor filmde, kabul edelim.. 

Filmde yer alan fetişlerle pek ilginiz yoksa film son derece itici gelebilir demiştik.. Filmi illa gerçeklikle bağdaştırmak istiyorsak travma sonrası stres bozukluğuna dair farklı bir yaklaşım olarak kabul edebiliriz: Alışılageldik kuramlarda travmaya maruz kalan kişilerin travmaya yol açan etkenlerden uzak durmaya çalıştıklarını biliriz: Bu bağlamda da James'in yeniden araba kullanmak için uzun bir süre beklemesi gerekirdi.. Oysa, travmanın çok kısa bir süre ertesinde kendisine aynı arabadan alıyor James.. Kaçış sendromu?? Belki, ancak filmin önemli bir bölümünün ayrıldığı James Dean (ve ölümüne yol açan trafik kazası) faktörü düşünüldüğünde film ilginç bir alegoriye de dönüşebiliyor-
altını deşmek size kalmış..

Ağız sulandıran bir film Crash, bunda James Spader ve görkemli yüzünün de payını inkar etmiyorum.. Ancak filmin en kötü yanı, kadın bedenlerini sergilemekte gösterdiği özeni, erkek bedenlerine göstermeyişi.. Müzikleri ise olağanüstü..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.