Spider


[Bir an kendimi şirket-içi mail yazıyormuş gibi hissettim..]

Cronenberg'in '02 yapımı filmi Spider, eşine çok az rastlanabilecek güçte bir film: Bu gücünü girift kurgusundan, gösterişli oyunculuklarından filan almıyor bana kalırsa: Uyarlandığı romanı, çok nadir anlarda yalpalasa da, büyük bir ustalıkla perdeye aktarabilmesinden alıyor..

Spider, şizofren bir çocuk.. Babasının annesini aldattığını, öldürdüğünü "görüyor.." Annesi öldürükten sonra yerine gelen fahişe-anneyi öldürüyor.. Akıl hastanesine kaldırılıyor, büyüyor; çıkınca bu defa rehabilitasyon merkezinde kalmaya başlıyor.. Ancak merkezin olayların geçtiği yere yakınlığından gün içindeki gezilerinde geçmişindeki travma/lar yeniden ortaya çıkıyor.. Bu defa merkezin sahibini öldürmeye teşebbüs ettiğinde, yeniden akıl hastanesine gönderiliyor..

Öyküsünü lineer olarak özetlemeye çalıştığım filmin kurgusuna zamanla alışılıyor -"parçaları birleştir.." Ancak, kimi anlarda kamera ikili oynuyor.. Olaylara sadece Spider'ın gözünden baktığımız anlar her ne kadar çoğunlukta olsalar da, kimi yerlerde kamera tarafsız hale geliyor: Her ne kadar seyirciye yardımcı olmak için böyle bir yöntem seçildiyse de, filmin o şizofrenik evrenine zarar veriyor bu tercih.. Zira ölen kadının "gerçek" anne olduğunu bize göstermesinin bir önemi kalmıyor bu sahnede..

Şeyleşen insanlar: Spider, farklı yüzde gördüğü (ve kötü olduğuna inandığı) karakterleri birer birer Yvonne'laştırıyor: Aslında bu (da) annesinin karanlık t/arafı.. Psikotik ve sınır durumların birincil savunma mekanizması splitting/bölme olduğundan aynı insanın iyi-kötü olarak bölünmesi klasik bir tablodur.. Çünkü psikotik ve sınır durumlar, nevrotik ya da diğer insanlar gibi insanları bütün olarak değerlendirme yetilerinden büyük oranda yoksundurlar..

Bu yüzden de filmde iki anne izliyoruz: Biri adeta azizeyken, diğeri adeta bir şeytan.. Barda göğsünü gösteren fahişe çabucak annenin suretine bürünüyor bir süre sonra, Mrs. Wilkinson da aynı şekilde.. Bu "kötü" anne, "iyi" annenin tüm iyiliğini/güzelliğini yok ediyor.. Oedipus evresinde babanın düşman olarak algılanmasıyla, anneye duyulan sevgi/çekimi filmde mevcut.. Bununla birlikte Spider bu kompleksi sağlıklı bir şekilde sonlandıramıyor, çünkü kökenleri çok daha eskilere, oral döneme, dayanan ve o zamandan beri etkisinde olduğu saldırganlık, gerçekleri çarpıtarak algılamasına ve handiyse gerçeklikten tamamen uzaklaşmasına yol açıyor: Böyle bir durumda da üzerine bir yılan gibi çöken Oedipus'un altında kalıyor.. Babaya duyulan nefret baki kalırken, anneye duyulan sevgi/özlem yerini yıkıcı bir nefrete bırakıyor: Gaz tankı..

Akıl hastanesinde geçen onca senenin ardından travma olduğu gibi karşısına dikilince bu defa, yine aynısı oluyor.. Wilkinson kötü-annenin suretinde canlanıyor yine ve -yine, aynı tablo çıkıyor ortaya..

Bir şizofrenin gerçeklik algısını son derece etkili bir şekilde sunan filmin en büyük artısı, kesinlikle Miranda Richardson'ın inanılmaz oyunculuğu: İyi-anneyken de, kötü-anneyken de müthiş.. Açılış jeneriğiyse çok şık ve klasik..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.