eXistenZ



[Kimse de demiyor ki aga kronolojik olarak gitmen gerekirken film atlamışsın diye..]

David Cronenberg'in '99 yapımı filmi eXistenZ, örneğine pek de sık rastlamadığımız bir gerçek/lik üzerine.. Ya dünya, bildiğimiz gibi değilse??

Biliyorsunuzdur: Second Life'ın artık gerçek hayattan hiçbir farkı yok.. Net erişiminiz yoksa bir benzerini Sims karakterlerinizle yaşayabilirsiniz: Uzun süredir ilk-orta-lise çağındaki kızlarımızsa Stardoll dünyasında yaşıyorlar, bir kısım gençlik günlük programlarını Ogame saatlerine göre yapıyorlardı.. Tabii, teknoloji de gelişti, Wii'yle joystick anlayışımız değişti, Guitar Hero enstrümanlarıyla virtüöz bile olduk (South Park'ın çok güzel bir bölümü vardı bununla ilgili), Microsoft'un şimdiye dek kullandığımız joystickleri devre dışı bırakan teknolojisi Kinect filan derken, oyun dünyası alıp başını gitti.. Haliyle böyle dönemlerde eXistenZ'in tartışmaya açtığı konulara daha fazla eğilmek gerekiyor-
ya da oyununuzu oynamaya devam edin..

eXistenZ'in başlangıcında oyun tasarımcısı Allegra'ya suikast girişiminde bulunuluyor ve Ted'le ikisi kaçmaya başlıyorlar.. Allegra eXistenZ'in yeni versiyonunun zarar görüp görmediğini anlamak için güvenebileceği bir "arkadaş"la oyuna bağlanmak istiyor, bununla birlikte Ted'in bioportu yok.. Ted, bioport sahibi oluyor ve oyuna bağlanıyorlar.. Orada yeni bir oyunu denemeye başlayan ikili, kendilerini adeta bir savaşın içinde buluyorlar: Gerçekçiler (underground oluşum) ve sanal gerçekçiler (oyunun 3. katmanındaki şirket..) arasındaki savaşta Allegra ve Ted de karşı karşıya geliyorlar finalde.. Ancak bu final, filmin finali değil.. Twistle asıl gerçe/kli/ğe dönüyoruz, ancak filmin muallak finaliyle "uygarlığın huzursuzluğu"nu yaşarken buluyoruz kendimizi..

Her şeyden önce filmle ilgili belirtmem gereken bir şey var: Ted'in Allegra'nın bioportunu dillediği sahne inanılmaz erotik ve fetişist-
en az bu sahne kadar erotik ve fetişist bir sahne de Shallow Grave'de vardı..

Twiste kadar bizzat sanal gerçekliği yaratan kişi olarak tanıdığımız Allegra, twistten sonra karşımıza son derece katı bir gerçekçi olarak çıkıyor.. Allegra'nın benzin istasyonundaki gerçekliği duyu organlarıyla kontrol ettiği sahne bu yönden öne çıkıyor: Ted içerideyken, Allegra duvara dokunarak, yerden toz kaldırarak, taş atarak adeta bir kör gibi eXistenZ'in evrenini keşfederken, ironik bir biçimde karşısına mutant çıkıyor.. Benzer şekilde Ted de Ski Club'da kaldıkları yerde sarı bir sandalyeye "dokunarak" gerçek olup olmadığını sorguluyor.. Beş duyumuzla algılayabildiğimiz için "gerçek" sandığımız evren, doğrudan sinir sistemimize bağlanan podlarla bir oyunun parçasına dönüşürse ne olur peki?? Öyle bir durumda hangi algımıza güvenebilir, gerçe/kli/ği nasıl tanımlayabiliriz?? Ucuz bir b-film tanıtımıyla devam edersek: Gerçe/kli/ğin Peşinde: eXistenZ, bu sorgulamayla da yetinmeyip konu ettiği savaşla iki grubu karşı karşıya getiriyor.. 

eXistenZ, makineyle insanın iç içe geçtiği bir singularity evreninde değil, muhtemelen ondan bir önceki dönem olacak makine-insan birleşimi hakkında öngörülerde bulunuyor.. Savaş da bu yüzden çıkıyor zaten: Bir sonraki evreye geçip makinelerle bilincimizi bütünleştirmek mi, yoksa "bu" şekilde kalmak mı?? Sonraki dönem üzerine birçok eser bulmak mümkün, ancak eXistenZ, öncesine odaklanarak geçişin o kadar da kolay olmayacağını imliyor.. Bu yönüyle aslında benzerlerinden son derece ayrıksı bir noktada duran bir film eXistenZ: Zira örneğin bir Matrix gibi apokaliptik siber dünyada geçen filmlerde bu geçiş "zaten" yaşanmıştır, isyan bu geçişten sonra çıkmıştır.. 

Oldukça etkili bir "şey" eXistenZ.. Ayrıca o podlardan ben de istiyorum.. Bir de çoğu kişinin tiksindiği Çin lokantasındaki sahne iştah açıcı olmasa bile oldukça "güzel.." İlginçtir, Jude Law'ın en "güzel" göründüğü sahne de o..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.