A History Of Violence



[Kahve insanı olmama rağmen, bugün sabahtan beri içtiğim 4. Kupa çay bu..]

Cronenberg'in '05 yapımı filmi A History Of Violence gösterime çıktığında izleyenleri ikiye bölmüştü: Eski Cronenberg dünyasından izler bulamayanlar filmi eleştirirken, Cronenberg'in bu yeni halini beğenenler de olmuştu..

Seçki başladığından beri Cronenberg hakkında pek de konuşmadığımı fark ettiğimden böyle bir giriş yapmayı uygun buldum: Evet, Cronenberg beden üzerine çektiği onlarca filmle kült yönetmenler arasında kendine çok özel bir yer edinmişti.. Kariyerinin zirvesi bana göre Crash olsa da, kendisinin ilk (ve orta) dönemlerini arayanlar da yok değil.. Fimografisine baktığımızda yönetmenin kariyerini 3 döneme ayırabiliriz: İlkin görece düşük bütçeli saf body-horror üzerine yoğunlaştığı dönem, ki kendi adıma bu dönemki filmlerini sevmediğimi belirtmiştim ilgili filmlerle ilgili yazılarda..

İkinci dönemse benim Videodrome'la başlayan "büyüyen" Cronenberg dönemi.. Belli bir dikkat çeken yönetmenin mainstreame yaklaştığı bu dönem, sadece body-horror değil, felsefik, psikolojik ve sosyolojik donelerle zenginleştiği için Cronenberg'in en kayda değer işlerini  içeriyor..

Üçüncü dönemse Spider'la başlayan "yıldız stüdyo yönetmeni" dönemi.. Bunun getirileri kadar, götürüleri de oldu.. A sınıfı oyuncularla çekilmiş, dünya çapında gösterime giren filmler ödül sezonlarının değişmezleri arasına girmeye başlarken, Cronenberg'in alışıldık imgelerinden  uzaklaşmaya başladığının göstergesiydi.. Aslında buradaki şey, bana kalırsa Cronenberg'in meseleye salt "beden" üzerinden bakmaktan vazgeçmesi.. Zira psikolojik/felsefik altyapısının ne denli güçlü olduğunu bildiğimiz yönetmen "ruh"u da meselesine dahil ediyordu.. Ancak "somut" şeyler görmeye alışkın bünyeler bu yeni-Cronenberg'e uyum sağlamada zorlandılar..

A History Of Violence'sa çok iddialı bir isme sahip olma handikabı dışında herhangi bir falso içermeyen bir yapım-
geçmişe döndüğümde filmin bu iddialı isminden dolayı adeta antropolojik bir araştırma içereceğini düşünmüştüm, evet :((

Amerika'nın artık işlene işlene eprimiş, banliyö yaşamına, diğer banliyö filmlerine oranla çok daha kesif bir noktadan bakıyor A History Of Violence: Yıllardır aynı yastığa baş koyduğunuz, çocuklarınızın babası aslında "o" değilse neler olur?? Filmin finali bu açıdan çok manidar: Taşıdığınız onca acıya rağmen, aynı masaya oturup yemek yersiniz..

Film de bu "aynı"lığı oldukça karamsar bir şekilde vurguluyor: Evin kızı çığlık atarak uyandığında tüm aile, son derece plastik bir samimiyet halesi altında bir araya geliyor.. Sabah kahvaltıları, beyzbol maçındaki "son dakikada" maç alma olayları, otelde gerçekleştirilen ponpon kız fantezileri filan: En kitschinden bir Amerikan ailesi izlediğimiz.. Tom'un dükkanına gerçekleştirilen saldırı sonrasında bu cilalı yüzeyden eser kalmıyor.. Başta inanılmayan şeyler (Tom'un Joey olduğu, çocuğun kendine olan güveni..), zamanla gerçekleşmeye başladığında aile büyük bir trajediye sürükleniyor.. Çocuk uzaklaştırma alıyor, Tom adam öldürmeye devam ediyor, Edie şerife yalan söylüyor.. Ailenin bireyleri, başlangıçtaki kitsch dünyalarına geri dönmek için insanüstü bir çaba sarf ediyorlar.. Dönüyorlar da..

Edie'nin yaşadıklarının çok da iyi ayrıntılandırılmadığını düşünüyorum, aslında bu denli testosterona bulanmadan, çok daha psikolojik bir film olabilirdi A History Of Violence: Edie'nin iç dünyası (ki, korkunç bir travma aslına bakarsanız, kocanızın eski bir mafya tetikçisi olduğunu öğrenmek) hakkında bir "kadın filmi" yapılabilirdi..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.