Her Şeyiyle La Pianiste #6


Erika eve girip odasına doğru yöneldiğinde kapıyı anne açıyor: Açar açmaz bir tokat yapıştırıyor kızının yüzüne.. Kızı "sen delirdin mi??" diye sorarken bir tane daha.. Bu defa kız annesine bir tokat atıyor.. Anne bekledi çünkü: Kızı gecikince doğrudan odasına dalıp eşyalarını yerlere attı, yırtmaya çalıştıkları oldu.. Bu sırada Erika sevişen bir çifti gözetlemekteydi.. Babanın ölüm yıldönümünde bu yaptığı neydi??

Erika'nın odasının kapısının bir kilidi yok: Olmadığı için Walter eve geldiğinde odanın kapısının arkasına dolap çekiyorlar.. Çünkü anne kızını kendisinden "ayrı" bir birey olarak görmüyor, göremiyor.. Birlikte aynı yatakta uyuyorlar; ikisi de dışa kapalı.. Ev, adeta annenin rahmi..

Anne sadist ve narsisist: Kızının mükemmel olduğuna inanıyor, küçüklüğünden beri onun da öyle düşünmesini sağlamış.. Kızını sürekli kontrol altında tutuyor.. Çünkü kendi hayatı çöp vaziyetinde: Elinden yemek yapmak vs.. dışında herhangi bir iş geldiğine dair bilgimiz yok: Bununla birlikte kızının her şeyi başarmasını istiyor: Kızı ünlü olmak yerine, öğretmen olarak kalınca bu defa okuldaki konumunu koruması için çeşitli öğütler vermeye başlıyor: Kontrolsüz bir figür çünkü: Kızını (Otto Kernberg'in tespiti) ayrı bir birey olarak görmek yerine adeta vücudunun bir uzantısı olarak algılıyor.. Bunun için uygun yöntemleri de var.. Modası geçmeyen klasik şeyler giymesi için kızını uyarmasının altında harcanacak para kadar, hatta belki daha çok kızının dikkat çekmemesi isteği var: Erika eve gecikince onun kıyafetlerine saldırması ise tipik bir anne-kadın kıskançlığı/psikozu: Kendisinden daha kadın olması.. Anne, zamanının geçtiğinin farkında: Ve kızının başka bir erkekle olmasını istemiyor: Bunu kızının kendine bağımlı kalması için arzuladığı kadar, kızının onu "geçmemesi" için de arzuluyor.. Çünkü Erika her anlamda ondan daha "fazla.."

Ancak, anne kızının hep yetersiz olduğunu hissettiriyor bir yandan ona: Odasının kilidini alarak, elbiselerini parçalayarak, eleştirerek/öğütte bulunarak, sürekli arayarak, resital sonrası üşütmemesi için omzuna hırka geçirerek vs.. Erika ne yaparsa yapsın annesinin yanında/gölgesinin altında.. Bununla birlikte öylesine ustalıkla/kurnazca kızıyla iletişim kuruyor ki: Aslında bunları hep kızını korumak istediği-
iyiliği için yapıyor.. Erika çoğu zaman dayanamasa da buna, "tam anlamıyla" itiraz edemiyor buna, duruma: Sıkılsa, yeri geldiğinde bağırsa/tokat atsa da, belli ki annesiyle olan mutual ilişkisinin alternatifinin olmadığını "biliyor.." Bilinçdışında kendisini bu denli değersiz hissetmesinin sebebinin annesi olduğu halde/rağmen..

Ve Walter: Annesi başından beri kaba davrandığı bu çocuk devreye girince kendi iktidarının sarsılacağını hissediyor, günden güne ellerinden kayan Erika, bir akşam çocuk-adamla çıkageldiğinde içtiği kanyaktan güç almasına rağmen bir şey yapamıyor.. Çocuk-adam kızına tecavüz ederken çaresiz kalmasına rağmen, ertesi sabah hiçbir şey olmamış gibi davranabiliyor.. Belki de aralarındaki "şey" bittiği, kızı -yeniden, kendisine kaldığı için seviniyordur; kim bilir??

Erika, annesinin eseri: Hayatta övünebileceği tek şey çünkü o: Başkalarını bu yüzden küçümseyebiliyorlar ikisi de: Parazitleri birbirlerinin..

1 yorum:

Adsız dedi ki...


Bu filmi uzun zaman önce izlemiştim. Yazılarınızla detayları hatırlamak güzel oldu. Filmlerde ve kitaplarda bdsmci karakterlerin ilgisinin hep hastalıklı olması, geçmişte yaşanan sorunlara vb. şeylere bağlanması canımı sıksa da bu filmi çok sevdim. Sizin de filme ilginizi görünce bir şeyler paylaşmak istedim. Zizek, Erika'nın annesiyle ilişkisinde psikozun ve fantazmatik koordinat yokluğunun izlerinden söz eder. Onun gece yarısı annesini kucaklayıp öpmesinin,belirli bir nesneye yönelecek olan arzu etme koordinatlarından tümden yoksun oluşunun göstergesi olduğunu belirtir. Ben Erika'nın sapkınlıklarını bu yoksunluğa bağlıyorum. Sadizmle mazoşizm arasında gidip gelmesini de. Başkalarına duyduğu nefreti bir anda kendine yöneltiyor ya da bunun tersini yapıyor. Filmin sonunda Walter'ı öldürmeyi planlarken bir anda kendini öldürmesi gibi. Erika'nın babasının yıllar önce delirerek ölmüş olması, koordinat yoksunluğunun nedeni ve anneyle kızı birleştiren şey bence. İkisi de sağlıklı nesne ilişkileri kurmaktan acizler. Black Swan'da da aynı konu oldukça benzer biçimde işlenmişti. Zizek'in bir başka yorumu da şu: "Ya eğer sevgilisine verdiği mektupta yer alan fantazi aslında adamın ona yapmak isteyeceği kendi fantazisiyse, yani adam kadından tam da kendi fantazisini doğrudan ondan aldığı için tiksinmişse?" Walter'ın Erika'ya karşı tepkisi, Erika'nın gerçek yüzünü görmesi kadar onda kendi ruhsal gerçekliğini görmesinden kaynaklanıyor da olabilir.

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.