Her Şeyiyle La Pianiste #3



"Oğlancık Erika'ya bakıyor dikkatle, ona biraz gülmesini öğütlüyor delikanlı.. Neden her zaman bu kadar ciddi??
..
Şimdi neşelenmesi istenen kuzene kendisine ait güreş numarasını gösterme zamanı geldi..

Onun için yolculuk başladı, aşağıya doğru son hızla, elveda.. Dönüşü olmayan yolculuk.. Uzunlamasına batıyor dibe.. Başaşağı gidiyor her şey, asansör iniyor aşağıya; ağaçlar, yaban gülü çalısının sardığı küçük merdiven korkuluğu yaydan fırlamış ok hızıyla geçip gözünün önünden kayboluyor.. Birdenbire yukarı çekildi Erika.. Kaburgaları birbirinin içine geçmiş gibi, Oğlancık'ın göğüs kılları görünmez oldu başının üzerinde.. Sınır çizgisi yer değiştiriyor.. Artık oğlanın hayalarının yer aldığı kesenin bağları göründü bile.. Hemen sonra küçük kırmızı Everest Tepesi çıkıyor ortaya acımasızca, büyük planda, hemen altında uzun açık renkli uyluk tüyleri.. Asansör aniden duruyor.. Zemin katı.. Sırtında bir yerde kemikleri çatırdıyor şiddetle, menteşeler gıcırdıyor, birdenbire öylesine sert sıkıştırıldı ki.. İşte diz çöktü bile, yaşasın.. Oğlancık bir kez daha bir kızı alt etmeyi başardı.. Yaz tatilinin getirdiği kuzeninin önünde eğilmiş duruyor şimdi kız; tatil çocuğu, öteki tatil çocuğunun önünde.. Erika'nın neredeyse dikişlerinden patlayıp çıkacakmış gibi duran bu gülen maskeye bakmak için kaldırdığı yüzünde, gözyaşlarının olduğu hafif bir cila parlıyor.. İyi oldu.. Oğlancık zaferinden çok memnun.. Kızı iyice bastırıyor çayıra.. Anne, çocuğunun, herkesin hayran olduğu yetenekli kızının, köylü bir gençten gördüğü muameleye karşı çıkıyor bağırarak.. Erkeklik organıyla dolu kırmızı kese sallandı, onun gözlerinin önünde baştan çıkarırcasına döndü, bir topaç gibi.. Kimsenin karşı koyamadığı baştan çıkarıcının o.. Kısa bir an için sadece yanağını dayıyor oraya.. Neden böyle davrandığını kendisi de bilmiyor.. Sadece bir kez hissetmek arzusunda, bu parıltılı Noel ağacı topuna sadece bir kez dudaklarıyla dokunmak istiyor.. Bir an için bu paketin alıcısı o.. Dudaklarını gezdirdi üzerinde, yoksa çenesi miydi?? Kendisi istedi bunu.. Oğlancık, kuzeninin içindeki bir çığı harekete geçirdiğini bilmiyor.. Erika gözlerini alamıyor bir türlü oradan.."

Bu alıntı filmde yer almayan kuzenle ilgili: Tıp okuyor, spor (güreş/judo) yapıyor, canlı, capcanlı.. Diğer erkek karakter Walter Klemmer'e ne kadar da benziyor değil mi: Prolog ve açılış jeneriğinin ardından devreye giren sarı saçlı, mavi gözlü güzel çocuğa: Erika ve annesi asansörle çıkarken, merdivenleri yürüyerek çıkmasına rağmen onlarla aynı hızda giden/güç gösterisi yapan, teknik okulda okurken bir yandan da klasik müzikle ilgili, iyi bir piyanist olmasının yanı sıra, spor yapan, Erika'nın aksine sosyal becerileri son derece gelişmiş çocuğa??

Daha önceki La Pianiste entry-yazımda belirttiğim gibi, Walter hiçbir Haneke karakterine benzemiyor:  Kusursuz, çok, çok ama çok fazla hem de.. Bünyesinde topladığı özellikler Erika'da bazı şeyleri harekete geçiriyor: Tuhaf bir kıskançlık -aşkla beraber, genç ve gelecek vaat eden bir çocuk..

Ancak iki erkek karaktere baktığımızda aslında birbirlerinden pek de farklı olmadıklarını görüyoruz: Jelinek'in yer verdiği iki erkek karakterin de bu denli "güçlü" (spor yapması), "akıllı" (tıp ya da teknik okulda okumaları), çekici, seksi olmasının Erika'yla alabildiğine kontrast yaratmak için olduğunu düşünmekten ziyade, farklı okumalar da yapabiliriz: "Ulaşılmaz erkek" imgesine: Psikolojide bilhassa histerik kadınların ısrarla kendileri için "ulaşılmaz" olan erkeklere aşık oldukları görüşü yaygındır: Ki, Oedipus çözümlemesine baktığımızda bunun belli bir gerçekliği de içinde barındırdığını görebiliriz.. Erika histerik değil, bunda mutabıkız.. Ancak aynı semptom, babasıyla sorunlu bir Oedipus dönemi geçiren çocuklarda da gözlemlenebiliyor.. Kitaptaki iki erkek karakterin de her açıdan (Walter'ın penisinin 17cm olduğu bilgisini de öğreniyoruz misal) bu denli kusursuz olmasının işaret ettiği nokta bu bana kalırsa: Ancak bunu Jelinek özelinde değil, kitap özelinde imlediğimi de belirteyim.. Erika'nın dikkatini sadece bu denli kusursuz erkekler çekebiliyor: Çünkü Erika da kendisini "kusursuz" olarak değerlendiriyor-
daha sonra yeniden ayrıntılandıracağım..

Walter daha ilk görüşünde Erika'dan etkileniyor.. Bununla birlikte çok çabalasa da, Erika ona istediği gibi davranmıyor, ancak bu sadece görünürde: Çocuğu ders çıkışında takip ediyor, her hareketini gözlüyor, Walter'ın yakınlık gösterdiği (filmde oldukça yakın davranırken, kitapta sadece göz kırpıyor) kıza hiç düşünmeden zarar verebilecek düzeneği hazırlayabiliyor..

Okul tuvaletindeki yakınlaşmalarının akabinde, Erika açılıyor -mektupla.. İşte bundan sonra Walter da giderek sadistleşiyor.. Erika'nın durumunu igğrenç bulurken, işi dalga geçmeye dek vardırması, Erika'nın oral seks yaparken kusması sonrasındaki "ağzın kokuyor" (ki, kitapta oldukça uzun sürüyor bu) eleştirisi ve hepsinden önemlisi Erika'nın mektupta yer verdiklerini yaptığı sahne.. Ve sonrası.. Her ne kadar s&m ilişkiler kendisine göre değilmiş gibi davransa da, Walter yarı-bilinçsiz bir şekilde içindeki sadisti ortaya çıkarıyor..

Çünkü Erika'yı elde edemediği her an değersizleştirmeye başvuruyor: İkili-karşıtlık.. Çevresindeki kadınları çok rahat bir şekilde etkileyen Walter da "ulaşılmaz" Erika'ya ulaşmak istiyor.. Her ne kadar filmde yer verilmese de, Erika günden güne daha "süslü" (gözü rahatsız edecek kadar) giyinmeye başlıyor-
walter için.. Çocuk da bunun farkında.. Ve tek isteği Erika'nın üstündekileri çıkarmak: Ancak bunu, Erika'nın rüküşlüğüne dayanamadığı için mi, yoksa Erika'nın içine girmek için mi istediğini bilmiyoruz..

Bildiğimiz tek bir şey var: Walter, Erika'ya aşık değil.. Sadece çok iyi rol yapıyor.. Erika'ya tecavüz ettikten hemen sonraki gün: Nasıl da rahat, hiçbir şey olmamış gibi davranabiliyor..
Her şeyi yapmayı göze alan-
annesinden vazgeçmeyi bile: Herkesten gizlediği (her anlamıyla) içini, açmak.. Yargılanmamayı, dahası bunun için kaygılanmamayı ummak.. Beni hep ağlatan "bundan sonra ne giyeceğime sen karar ver.." demek/-ebilmek: Bunların ne anlama geldiğini, senin için ne anlam ifade ettiğini bile bilmeyen ve asla öğrenemeyecek bir çocuk-adama aşık olmak.. Sabırla, bir gün kullanacağını düşünerek, umutla satın aldığın/biriktirdiğin bdsm aletlerine küçümseyerek bakan bir çocuk-adam var karşında.. Yazdığın mektubu suratına fırlatan.. Geri dönüşsüz.. Dönüşümsüz: Ve seni terk eden-
hiç birlikte olmamıştı/k ki.. 
Buz pistindeki topuklu ayakkabılı kadın, "Erika, kır çiçeği.."

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Beni hep ağlatan "bundan sonra ne giyeceğime sen karar ver.." demek/-ebilmek: Bunların ne anlama geldiğini, senin için ne anlam ifade ettiğini bile bilmeyen ve asla öğrenemeyecek..

çok iyiydi. filmi benim kadar dikkatle izleyen birine rastlamak inan beni çok şaşırttı.

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.