Recep İvedik


Togan Gökbakar'ın '08 yapımı filmi Recep İvedik, tv şovundaki kısa bölümlerinden kendi sinema film-serisine kavuşmuş karakterin macerasını konu ediniyor: Yönetmeninin, hatta canlandıran oyuncusunun bile önüne geçen bir film/karakterden bahsedince işler de değişiyor haliyle..

Filmin iki cümlelik hikayesi şu: Yolda bir cüzdan bulan Recep bunu teslim etmek için Antalya'ya gider ve orada çocukluk aşkıyla karşılaşır.. Onunla yakınlaşan Recep, kızın nişanlı olduğunu öğrenince bu hayaline veda ederek yola koyulur (başladığı yere döner..)

Tam anlamıyla kültürel bir fenomene dönüşen karakterin bu ilk filmi gösterime çıktığında Türk sinemasının kayıt altına alınan döneminin en çok izlenen filmi olma başarısını göstermişti.. Gördüğünüz gibi "halk bunu istiyor"dan daha farklı okumalar yapmak durumundayız, zira filmin daha afişinde işaret edilen bir "Halk Kahramanı" olma durumu var ve sosyolojik yapısı..

Şunda anlaşalım: Recep İvedik, örneğini bolca gördüğümüz yurt-dışı orijinli bir tuvalet komedisi veya politik doğruculuk oynamayan bir kara mizah örneği değil-
her ne kadar öyle görünse de.. Eğer mesele sadece osuruğa/geğirtiye/küfürlere gülmek veya insanların dış görünüşleriyle/karakterleriyle vs..siyle dalga geçmek olsaydı film bu denli bir fenomene dönüşmezdi.. Karakterin ve filmin yaratıcılarının ısrarla Recep İvedik üzerinden "samimi"/yet vurgusunu yapması da boşuna değil: Çünkü Recep İvedik'in içine belki farkında olarak belki olmadan enjekte edilmiş bir ahlak anlayışı var.. 

Filmi izlerken kahkahalarla güldüğüm anlar oldu.. Ki hakikaten hiçbir beklentiniz/sorgulamanız olmadan izlediğinizde filmi beğenmeniz mümkün: Sinema da bir entertainment işi olduğu için filmin bunun karşılığını verdiğini söyleyebiliriz.. Ancak, karakteri sorgulamaya başladığınızda işin rengi değişmeye başlıyor.. Abartıp sosyolojik çıkarımlara soyunacak değilim, ancak karakter özelinden birkaç kelam edebilirim..

Aslında Recep İvedik'in özü basit: Kaba saba ama naif bir Anadolu insanı.. Doğrudan temsil ettiği bir toplumsal taban olup olmadığı konusunda emin değilim, zira birçok tabanın kesişim kümesinde duruyor: Zira cüzdanı kendi eliyle götürmek için onca yol tepmesine cüzdanın sahibinin vergi rekortmeni olması sebep oluyor: Yanisi: Adamın vergi kaçırmaması onun iyi/dürüst olarak kodlanmasına yol açıyor: Verginin işaret ettiği başka şeyler de var: Devletine bağlılık.. Eh Türkiye gibi bir ülkede vergiler ödenmediği, dahası ödeyenlere keriz (bununla ilgili bir deyişimiz bile var) gözüyle bakıldığı için Recep'in de devletinden vergi kaçırmayan ve birçok kişiye iş imkanı sunan bu adamı sevmesi doğal.. 

Recep İvedik'i incelediğiniz zaman aslında Levent Kırca tarzı bir sosyal mesaj otomatından pek de farklı olmadığını görmek zor değil: Aralarındaki farksa şu: Levent Kırca'nın görece ve sembolik muhalifliği Recep İvedik'te yok: Bunun sebebini de Türkiye'nin değişen konjonktürü bağlamında ele almak gerekiyor bana kalırsa: Her mizah muhalif olmak zorunda değil tabii ki ancak, Recep İvedik'in AKP iktidarı sonrası değişen  ekonomik konjonktür sırasında ortaya çıkışı başka okumalar yapmama da sebep oluyor: Zira, Recep İvedik oteldeki bellboya "müdürüne kendini ezdirme" diye "sistem karşıtı" brifler çekmesine, müdür (ve temsil ettiği otoriteye) sürekli karşı çıkmasına rağmen, otelin patronuna karşı sevgi dolu: Vergi mevzuuyla birlikte değerlendirirseniz eğer, bu, son derece tipik bir yaklaşım aslına bakarsanız: Çünkü Türkiye'deki büyük holdinglerin sahiplerine karşı (hükümetlerden bağımsız bir şekilde) cumhurbaşkanından başbakanına, milletvekilinden halkına değin tuhaf bir "iyi adam" yaklaşımı vardır: En güzel örneğini Sakıp Sabancı'da bulmak mümkün bunun.. Sebepleri üzerine konuşabiliriz de, blogun sınırlarını aşıyor: Toparlayayım: Sisteme bu denli karikatürize bir şekilde karşı çıkan Recep İvedik'in bu denli patron-sevicisi olmasını ortaya çıktığı dönemin ekonomik durumuyla ilgili olarak ele almanın faydalı olduğunu düşünüyorum..

Diğer sosyal mesajlarına baktığımızda Recep son derece homofobik olmasının sistemin lgbtt bireylere bakışının izdüşümü olması da dikkate değer: Bununla birlikte sevdiği kadın/lar dışında son derece cinsiyetçi, "metalcilere, arabası bozulmuş "dekolte" giyinen kadınlara, şişman ve çirkin insanlara, sevdiği kadına sulandığını düşünen erkeklere, diving eğitmenine, turistlere karşı çok çok kuvvetli bir önyargısı var: Ancak işte tam bu noktada Recep İvedik diğer yurt-dışı orijinli tuvalet komedyenlerinden, kara mizahçılardan farklılaşıyor: Çünkü senaryo trükleriyle Recep İvedik her koşulda haklı çıkıyor: Diving eğitmeni o kadar da "iyi" değil mesela, çirkin diye aşağıladığı kadınlar ona "sapık" diyorlar çünkü, barda sevdiği kadına asılan çocuğun ertesi gün masaj salonunda "bu ellerden memnun kalmayan kadın olmadı" derken "aslında" neyi kastettiğini anlıyoruz: Recep İvedik'in bu denli bağırabilmesinin bir sebebi olmalı değil mi?? O kendi ahlak anlayışı içerisinde son derece tutarlı bir karakter çünkü: Yardım isteyen kadınlardan hoşlanmasa da arabasının aküsünü verip kendisi yolda kalmayı göze alacak, kendisine kötü davranan annenin canını kurtaracak kadar da "iyi:  İşte bu trükle film, güldürme amacını (da) aşıp kötü bir vaize, daha da açık söylersem sistemin kendisine dönüşüyor.. Recep İvedik her hareketiyle "zamanın ruhu"nu çağırıyor..

Gibi.. Çok uzadı ve yazmaktan çok sıkıldım.. 

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Recep İvedik'i işinize gelen yönleriyle değil de her yönden ele aldığınız için teşekkür ederim size. Zira adil olanı bu.

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.