Japon İşi


'87 yapımı Kartal Tibet filmi Japon İşi, Japon Başak'ın acıklı hikayesiyle beni her daim etkilemiş bir filmdir: Ancak film tabii ki Japon Başak'ı sadece bir unsur olarak kodladığı için üstünkörü geçse de, ben o robotu çok seviyorum.. Filmin geri kalanından nefret ediyorum..

Başak Billurses, ünlü bir şarkıcı, gazinoda bir programı var  ancak bir mektubun hapishaneden postalanıp postalanmadığını bile anlayamıyor: Bir de belalısı var: Deli Dilaver.. Hapiste olan Dilaver Başak'la evlenmek istemesine rağmen Başak istemiyor, tehdit yoluyla iknaya çabalıyor.. Dilaver hapisten çıkınca Başak Zürih'e diye yola çıkıp, İstanbul'daki bir havuz kenarına kaçıyor.. Veysel ise aynı gazinonun garsonu ve tabii ki Başak'a aşık.. Yardım ettiği bir Japon profesör Veysel'e yapay zekaya sahip bir humanoid gönderiyor.. Veysel'e aşık olan Japon Başak sayesinde Dilaver tehlikesi filan ortadan kaldırılıyor: Film görünürde mutlu sonla biterken, ben -hep, Japon Başak'a üzülüyorum..

Film aslında diğer Yeşilçam melodramları filan düşünüldüğünde senaryo klişeleri, anlatım teknikleri ve yönetmenliğiyle diğerlerinden herhangi bir fark içermiyor.. Tipik komedi sahneleri, tipik erkek egemen, seksist söylemleri, tipik Yeşilçam kitschi her şeyi yerli yerinde: Japon Başak hariç..
Filmde Japon Başak'ın İbrahim Tatlıses'ten Mavi Mavi söylediği sahne ise, antolojilere girecek kadar orijinal..

Bununla birlikte Veysel ve Başak'ın profillerine bakmak lazım: Başak, tek derdi kendini kurtarmak olan son derece pragmatist bir kadın: Filmin üzerindeki seksist söylem düşünüldüğünde karaktere bu denli itici bir profil çizilmesi normal aslına bakarsanız, ancak yine de rahatsız ediyor insanı izlerken..
Veysel ise tipik bir Kemal Sunal portresi: Rolün onun için yazıldığı o kadar belli ki, insan bir şey diyemiyor.. Performans açısından da diğer Kemal Sunal oyunculuklarından hiçbir farkı yok.. Karakterlerinin isimleri değişse de, her filminde aynı oyunu çıkardığı için kendisinin oyunculuğunu beğenmiyorum zaten..

Humanoid Başak ise işte bu iki "kötü" insanın arasında kalıyor: Kendinden başkasını düşünmeyen Başak yüzünden Dilaver'e veriliyor.. Veysel'in Japon Başak'a yaklaşımı ise son derece kötü aslına bakarsanız: Sevdiği kadının replikasını hizmetçi gibi kullanmasını geçtim, üzerinden para kazanmayı bile başarıyor, menajeri olarak.. 

Tabii, filmin mesajı "sahtesi gerçeğinin yerini tutmaz.." olduğu için Japon Başak'a yapılanlar önemsizmiş gösteriliyor ancak, hayır.. Filmin tek iyi karakteri kendisi..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.