The Shining


[Daha dün bir roman uyarlaması yazdıktan ve o da (tesadüfe bakın ki..) Kubrick filmi olduğundan, seçkiye film gönderen iki kişiyi de selamlıyorum buradan.. Kalpleriniz birbirine karşıymış, bence bunu değerlendirmelisiniz-
mail adreslerinizi verebilirim eğer isterseniz..]

'80 yapımı Kubrick filmi The Shining Stephen King'in aynı adlı romanından uyarlanmış ve başyapıt olarak selamlanan bir film..

Hikayesiyse kısaca şöyle: Öğretmenlik mesleğini bırakan Jack, sezonluk bir otelin ölü sezonunda bekçi olmayı kabul eder, eşi ve parapsikolojik açıdan çeşitli yetenekleri olan çocuğuyla yerleşirler.. Başlangıçta güzel olan şeyler değişmeye başlar ve ortaya bir aile trajedisi çıkar.. Bunda otelin bir rolü var mıdır?? Yoksa reenkarnasyon sanıldığından da fazla olan bir şey midir-
gerilim katayım istedim biraz..

Öncelikle film ve kitap arasındaki en büyük ayrımdan söz etmek gerekiyor: Otelin rolü: King, kitapta oteli tüm olayların sebebi olarak görür ve buna uygun trüklere başvururken, Kubrick oteli mekandan daha fazlası olarak görmüyor; daha çok karakterlerin bozulan psikolojisi düzleminde hayaletler gördüğüne ikna ediyor bizi-
climaxe doğru annenin gördüğü bir-iki hayalet hariç..
Kubrick, oteli "kötü.."lüğün kaynağı olarak görmediği için, bu yükü daha çok Jack ve Danny'ye yıkmış durumda: Anneyse olayların görece içinde olmasına rağmen, "dışarıda.." kalan bir karakter..

Jack'in alkol sorunları var, oğluna yönelik tavrı "işkence.."ye dönüşünce içkiye ara veriyor, ancak yalıtılmış hissi ve yarat/ama../ma sancıları yüzünden günden güne durumu kötüleşiyor.. Uyuyamıyor, kabuslar görmeye vs.. başlıyor.. Danny'yse yarattığı hayali arkadaşı Tony'nin "paranormal aktivite.."leri yüzünden diken üzerinde duran bir çocuk, kontrolün tamamen Tony'ye geçtiği anlarda korkuyor.. Ve Kubrick çoğu zaman kullandığı genel planlarla, devasa oteldeki üçlünün sıkıntısını görselleştirmede büyük başarı sağlıyor.. Değişimi en sert yaşayan karakter olan Jack, elinde baltasıyla sıkıntının "cinnet.."e nasıl dönüştüğünü gösterirken, değişimi içinde sürekli hisseden Danny'nin çabaları (şefi çağırması..) sonuçsuz kalıyor..

Finaldeki fotoğraf sahnesi: Kubrick bu konuda çok açık: Jack enkarne olmuş durumda-
jack'in eşiyle yaptığı deja-vu muhabbeti ve tuvaletteki diyalog da bunu destekleyen sahneler.. Aslında bir insanın yeniden insan olarak dünyaya gelmesi handiyse sıfıra yakın bir ihtimal: Film bunu göz ardı etse de, yapacak bir şey yok.. Reenkarnasyon sonucunda yeniden oraya dönmek?? Jack, bunu gayet içgüdüsel bir şekilde yapıyor, hatta yazamaması, işlerle ilgilenmemesi, "son.."u beklediğinin net göstergeleri aslında.. Eşine olan tavrı, çocuğunu görünürde sever gibi görünmesi: Otele bağlı bir adam.. Filmin Jack'in otelde olmak istemesini açıklama konusunda sıkıntısı var-
kitabın sonunu değiştirmesi belki yerinde bir tercih ve fakat, reenkarnasyon konusuna biraz daha eğilebilirdi sanki..

Teknik açıdan kusursuz bir iş Shining ve fakat, içerik açısından o kusursuzluğa yaklaşamıyor.. Jack Nicholson'ın oyunculuğuysa mükemmelin de ötesinde..

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Ne yazık ki filmi çok yanlış okuduğunuzu düşünüyorum. Hele ki Jack'in reenkarne olduğuna varmış olmanız şaşırtıcı. Jack, beyaz erkeğin şiddetini temsil etmekte filmde ve bu haliyle son sahnede bir resmin içinde görünmesi de reenkarne olmakla değil, otele ve tarihe ait şiddete sıkışıp kalması ile açıklanmalı.

Adsız dedi ki...

zannımca kitapta daha belirgin olan , cinnette otelin rolü, filmde biraz azaltılmış , ama tam olarak yok olmamış. mesela karısı jack'i otelin gıda deposuna kilitlediğinde kapının kendiliğinden/otelin güçleri ile açılması...

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.