District 9


Fazlasıyla heyecan verici bi şekilde başlayan District 9 ne yazık ki, ilk yarım saatinden sonra fecii irtifa kaybedip, en klişesinden bi Amerikan aksiyon filmine dönüşüyor..

Hikayesi şu: Bilinmeyen bi gezegenden gelen uzay gemisi Johannesburg'un orta yerinde "mahsur kalır..", çünkü bi parçası düşmüş ve hareket edememektedir.. Hükümet yetkilileri gemideki uzaylılar için bi kamp inşa eder, ve fakat zaman geçtikçe uzaylıların gündelik hayata etkileri beklenenden daha yıkıcı olur, çünkü hükümet onlar için bütçe ayırmaktadır, ayrıca uzaylılar çok "kaba.."dır, insanlara saldırmaktadır filan.. Sonunda yerel halk ayaklanır ve baskılara dayanamayan hükümet, D-9 sakinlerinin hazırladığı yeni kampa sürmek için operasyon düzenler, ve bu ekibi yönetecek kişi Wikus'tur..

İlk gün çeşitli zorluklarla geçse, bikaç asker yaralansa, bikaç uzaylı "karides.." öldürülse de, operasyon operasyondur: Ta ki, Wikus'un yüzüne ne olduğu bilinmeyen siyah bi sıvı fışkırana ve kolu yaralanana kadar.. Wikus, enfeksiyon kapmıştır ve mutasyon geçirmektedir.. Önce kusar, sonra burnundan siyah bi sıvı gelir, iki tırnağı çıkar filan.. Ve fakat doktora gitmek istememektedir.. Akşam eve döndüğünde sürpriz terfi partisinde yığılıp kalır ve hastaneye götürülür..

Ve fakat o da nesi?? Eli mutasyon sonucu uzaylı pençesine dönüşmüştür.. Hükümet yetkilileri devreye girer ve Wikus, üzerinde araştırma yapılmak üzere devletin "gizli.." işlerinin döndüğü laboratuvara götürülür..

Filmin buraya kadar olan "giriş.." kısmı hakkaten süfer.. Hatta Amerikalıların uzaylıların ilk önce NY veya Chicago'ya ineceği fantezileriyle çok da güzel dalga geçiyor.. Ama dediğim gibi, buradan sonrası klişe yumağı..

"Gerçek.."le yüzleşen Wikus, kaçıyor, ne yapacağını bilemez halde saatlerce dolaştıktan sonra D-9'a sığınıyor.. Uyandıktan sonra Christopher'la tanışıp kaynaşıyor ve yeni bi dostluk inşa ediliyor: Her ne kadar anlaşamasalar da zaman zaman: İkisi de siyah sıvıya ihtiyaç duyduğu için güçlerini birleştirip laboratuvardan sıvıyı çalıyorlar ve fakat, Wikus 3 yıl gibi katlanılmaz uzunlukta bi süre sonra iileşeceğini öğrendiğinde uzay gemisine gitmek için geminin kayıp parçasını hareket ettiriyor, araç vuruluyor, umutlar yıkılıyor, tutuklanıyorlar.. Nijeryalılar aracın yolunu kesiyor, Wikus'u ele geçiriyorlar, umutlarımız bu kez "gerçekten.." tükeniyor..

Ve fakat o da nesi: Uzaylıların yaptıkları mükemmel zırh devreye giriyor ve Wikus'u kurtarıyor.. Bulduğumuz umut yine yıkılıyor, Wikus, Chris'i yalnız bırakıp, ölüme terk ediyor.. Ve fakat ve fakat, "son anda karar değiştirme.." devreye giriyor ve Iron Man'e dönüşmüş Wikus düşmanlarla savaşıyor: Mutlu son..

Filmin şu anlattığım hali, neredeyse yıllardan beri uygulanan aksiyon şablonun üzerinde yükseliyor-
hot Fuzz'ın şahane dalgasını geçtiği:
i) İi adam, kendini kötülük çemberinin içinde bulur..
ii) Kötülerle savaşmaya karar verir.. Dönüşüm geçirir..
iii) Climaxe kadar küçük zaferler kazansa da, filmin tonuna karamsarlık hakimdir..
iv) Mutlu son..

Filmin "öteki.." olarak uzaylıları seçmesi, tek ilginç noktası ve fakat, alegorik bakarsanız onları, sisteme ek yük getiren herkesler olarak okuyabiliriz.. Zenofobi sacın bi ayağını oluştururken, ekonomi diğer ayağını oluşturuyor filmin: Zenofobi bakımından ordu, Independence Day misali davranırken, hatta Wikus da onlardan "görece.." hoşlanmazken (o bile "karides.." diyor bikaç kez başlangıçta..), empati yapabilmek için "öteki.." olmamız gerektiğinden dem vuruyor film-
ki yenii bişii diil..

Dahası şu anki sistemin ötekilerinin bile yeri geldiğinde nasıl da zenofobinin güvenli kollarına kendilerini bırakıp, uzaylılarla olan mutual ilişkilerine rağmen, onları ötekileştirebileceğini de anlatıyor..

Ekonomi konusundaysa filmin sistem yanlısı bi tavrı var; hatta Nijeryalıları "kötü.." göstermesinin tek sebebi de, onların vergi kaçırıyor olması bence, ahah..

Uzaylı konusu ilginç, çünkü tüm insanlığın "ortak.." düşmanı olma potansiyelleri var, film de şimdiye kadar çekilen onlarca "uzaylı düşmanlarımız.." filmini/fikrini ters-yüz edip, "hayaa, önce bi kendinize bakın.." diyor.. Fikir ii olsa da, içeriğini dolduramıyor District 9: Heyecanını yitirip, aksiyonu her şeye tercih ediyor.. İnsan bunun yerine bi doz Mars Attacks! alıp rehabilite olmak istiyor..

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Bu yazıya sakın aldanmayın. District 9 son zamanlarda çekilmiş en özgün bilimkurgu filmi. Uzaylılara dair düşünceleriniz tepetaklak olacak. Gişe sineması ve festival sinemasını çok iyi harmanlamış yönetmen. Kesinlikle görülmeli.

TirtFahrettin dedi ki...

Pii, bilim-kurgunun belki de son 20 senede çıkardığı en marjinal, en anti-klişe filmini birkaç paragrafta harcayıvermişsin.

Kapanış da efsane olmuş ha. Mars Attacks! ile rehabilite olabileceksen bu filmin üzerine, gerçekten bravo.

Adsız dedi ki...

film o kadar yüzeysel ve mantık hataları var ki..

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.