Lynch Evreni'ne Giriş: The Short Films Of David Lynch


[Eet, filmografisini inceleyeceğimiz üçüncü yönetmen Lynch oldu, neden onu seçtim: Birden geldi.. Öyle düşündüğüm bişii diildi ve fakat bi şekilde sıra kendisine gelecekti, hemen bitsin istemek de bunda rol oynamış olabilir..
Şimdi, Lynch olayı biraz tuhaf.. Daha doğrusu filmlerini ciddiye alıp uzun çözümlemeler yapmak da, "bi siktir git.." deyip köşeye fırlatmak da olası.. Ben her ikisini de yaptığım için kendimi daha ii hissediyorum bu konuda..
Tabii ki, gelenek olduğu üzere, yönetmen/filmlerden bahsederken klişelere bulanmiycam: Haneke'yi burjuva eleştirisi ve "rahatsız seyir.." demeden yazabildiysem ya da Zvyagintsev'nın filmlerinde bi kere bile Tarkovsky demediysem, Lynch filmografisinde de mümkün olduğunda rüya/bilinçaltı vs.. gibi Lynch'le özdeşleşmiş şeylerden uzak durcam..]

The Short Films of David Lynch, adından da belli olduğu üzere kendisinin kısa filmlerinin bi toplamı: Bu filmler sırasıyla, '66 tarihli Six Men Getting Sick (Six times..), '68 tarihli The Alphabet, '70 yapımı The Grandmother, '74 tarihli The Amputee ve '88 tarihli The Cowboy And The Frenchman.. Lynch, aralarda anekdotlar, bilgi notları filan saçıyo ortalığa..

İlk kısa filmi Six Men Getting Sick (Six Times..) -yine, adından belli olduğu üzere 6 karakalemle çizilmiş adamın hastalığını anlatıyor: Süresi oldukça kısa olan (4'..) filmde aynı şeyi 6 kez izliyoruz: Aslında bi kısa filmden çok video-art olan yapım, Lynch'in de söylediği gibi "ölülükten kurtulmak için.." ses bandında siren sesi barındırıyor.. "Yani.." deyip geçiyorum: "Look: Sick.."

Geçtim: İkinci film, The Alphabet, Paillard Bolex'le çekilmiş, 478$'a almış Lynch makineyi ve sevinçten kendini kaybetmiş haliyle-
faturasını hala saklıyomuş..
Film, Peggy'nin kabusu: Harfleri görüyo, sayıklıyo filan.. Açıkçası beni fecii sıkan bu kısa filmde, tek ilginçlik Picasso çizimlerini andıran tek göğüslü adam figürünün sembolik kastrasyonuydu.. Uyandığında ağzından kan geliyo Peggy'nin: "Ey bi si, ey bi si.."

Üçüncü film, The Grandmother'sa bildiğin orta metraj bi film aslında: 34'-
ohaa: Ama toplamadaki en ii film..
Filmdeki ışık kullanımı olağanüstü bi kere-
benim ışık fetişim var hakkaten: Siyah-beyaz bi de.. Müthiş..
Anne, baba ve çocuktan müteşekkil bi aile: Çocuk yatağına işiyor sabahları, babası dövüyor.. Annesi ilgilenmiyor filan.. Bi tohum, sesini çocuua duyuruyor ve çocuk da yatağın üzerine yığdığı kuma onu gömüyor: Ağaç büyüyor ve büyükanneyi doğuruyor.. Mutlu oluyor ikisi de: Ve fakat film bitmiyo haliyle..
Kısaca Lynch'in tüm karakteristik özelliklerinin ziplenmiş hali.. Daha fazla söze gerek yok sanırım..
Filmin pantomim üzerinde yükselen oyunculuğu, Tractor'ın müziği, zaman zaman başvurulan stop-motion çekimleri filan hakkaten ii..

The Amputee, dördüncü film: Dizlerinin üstünden bacakları kesilmiş bi kadına yapılan iki pansumanı izliyoruz.. Ablamızsa ilk pansumanda bi mektup yazıyo ve sigara içiyo.. İkinci pansumandaysa bu mektubu redakte ediyo-
Amerikan kitschliği..
Bu kadar..
İki pansuman da tek plan çekim.. Açıkçası "Seninle cin içtiğinden bahsederdi.." repliği bi an heyecan yaptırsa da ("biliyodum: biliyodum..") "yani.."den öteye geçemiyor..

Gelelim en son ve bence en korkuncuna: The Cowboy and the Frenchman, kovboy, Fransız ve kızılderili karakterlerini karikatürize ederek bundan mizah çıkar/maya çalış../ıyo: Açıkçası bu mizahtan tiksindiğim için bişii diyemiyorum.. Meraklılarına hitap ediyo sadece..

Öyle yani.. The Grandmother'ı görmek için bile izlenebilir/meli..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.