Zerkalo


'75 yapımı Tarkovsky filmi Zerkalo, yönetmenin kendi kişisel anılarından da izler taşıyan, ölmekte olan bir adamın geçmişe bakışını anlatan bir film..

Zerkalo'nun izleyici belki de en zorlayan yönü, belli bir kurgusunun olmaması: Oldukça dağınık görünen filmde sahneleri/ani geçişleri birbirine alışık olduğumuz kurgu trükleri değil, baş karakterin duyguları bağlıyor: Adeta kişisel bir anı belgeseli olarak ilerleyen film, hissettirdikleriyle de son derece benzersiz bir deneyime dönüşebiliyor.. 2. Dünya Savaşı, çocukluk günleri, yanan ev, boşanmış aile, anneyle olan ilişki, çocuk/lar..

Filmdeki en belirgin tema karakterin kendi çocukluğunu, çocuğunun da yaşadığını hissetmesi: Bu yüzden kendini çocuğunun silüetinde görüyor.. Çocuğuna (Ignat..) "benimle kalır mısın??" diye sorduğunda, Ignat "hayır.." diyor; ancak bu onda bir yıkıma sebep olmuyor: Çünkü, onu da annesi büyütmüş..

"Her çocuk babasının kaderini yaşar.." diyorum bu duruma: Ya da belki, yaşadıklarından ders alıp, çocuğuna aynılarını yaşatmamak için çabalar, kendini paralar-
kişisel sular bunlar, da, filmin babasız büyüyen çocuklar için son derece sığınılası bir liman olduğunu da belirtmem gerekiyor..
Anneyle olan ilişki de bundan tamamen etkileniyor haliyle: Sürekli yan yana olma hali, büyüyüp, kendi çocukları olduğunda bile, "çocuk.." olmaktan kurtarmıyor "baba.."yı: Mutual ilişki, çoğu zaman zorlasa, kavgayla da geçse, o kopamama illeti yapışıp yakana bırakmıyor..

Arşiv görüntülerini de kullanan film, 2. Dünya Savaşı'na odaklanıyor: Çoğu çocuğu babasız bırakan o savaşa.. Ve onun babası da gelmiyor o yaz..

Müzikleri ve görüntülerinin ne kadar güzel olduğundan bahsetmeme gerek bile yok sanırım..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.