Tarkovsky Evrenine Giriş: Ivanovo Detstvo


Evet, dün o kadar Saw izlemenin de kendi rehabilite olma ihtiyacı/hissiyatını doğurması kaçınılmazdı ve dün yazıyı yazdıktan sonra ani bir kararla Tarkovsky filmlerine dalmaya karar verdim.. Bunun çeşitli sebepleri de var haliyle:Kısacık planlardan gına gelmesi, kan tüküren insan görmekten sıkılmak, estetiğin kollarına kendini bırakma isteği: Oysa 3 film daha yazacaktım gore seçkisi için ve ara verecektim birkaç gün..
Ne zamana kadar??
11 ekime kadar: Geçen seneye kadar herhangi bir anlamı olmayan bu gün, artık bir anlam ifade ediyor: 11 ekimde blog, 1 yaşına girecek.. Ve küçük bir sürpriz yapmak istedim..
11 Ekim'de şu an ne olacağına karar veremediğim bir filmle 1. yaş yazısını yazdıktan sonra 20 filmlik bir seçki yapacağım.. Daha doğrusu yapacaksın/ız.. Blogda yer almasını istediğin filmi yucinematek@hotmail.com'a mail olarak attığınız takdirde, ilk 20 filmi blogda bir seçkide toplayacağım-
eğer aynı filmler istenmişse, film sayısı 20 olana kadar diğer mailler devreye girecek..
Ancak, şöyle bir isteğim var: Elimde olmayan filmlerin dvdsini alacağım için, Türkiye'de satışta olmasına dikkat ederseniz sevinirim: amazon'dan sipariş verip de, gelmesini beklemekle vakit kaybetmek istemiyorum zira..
İlginize teşekkürler şimdiden :))

Gelelim, Tarkovsky evrenine: Oldukça sevdiğim bu yönetmenin filmografisinde görece az ama oldukça etkili çalışmalar mevcut: Sinemasının özellikleri birçoğumuz tarafından bilindiği için, bunlara pek girmeden, filmleri kendi başlarına ele almak çok daha yerinde olur diye düşünmekteyim: Bunun dışında -gerekmedikçe, dini semboller eksenine pek de kaymak istemiyorum: Evet, daha çok Tarkovsky filmlerinin hikaye ve görsel gücüne odaklanacağım-
antichrist yazısında bahsettiğim için Solyaris bu yazı grubunda yer almayacak..

Tarkovsky'nin ilk uzun metrajı Ivanovo Detstvo '62 yapımı Ivan, annesini, kız kardeşini, babasını 2. Dünya Savaşı'nda kaybetmiş, hüzünlü ama mağrur bir "asker.." çocuk olan Ivan'ın hikayesi..

Filmdeki rüya sahneleri Ivan'ın anne ve kız kardeşine yönelik özlemine işaret ediyor: "Baba.." Ivan'ın bilinçaltında (ve dolayısıyla rüyalarında..) yer almıyor, çünkü buna gerek de yok: Ivan babasının rolünü üstlenmeye başlayıp, keşif kolculuğu görevini üstleniyor-
bilinçli bir possession gibi görünse de, bakış açısına göre farklı şekilde okunabilir bu: Misal, İsa-havari denkliği kurulabilir (keşif kolculuğu da uygun bir metafora dönüşebiliyor..), ya da politik açıdan bakarsak lider-sonraki adam okuması da yapılabilir..

Ivan'ın görevinden alınmaya karşı direnmesinin sebebi de bu: Yaşadığı onca acının yanı sıra, babası gibi de davranmak zorunda.. Rüyasından uyanınca "sayıkladım mı??" diye soruyor bu yüzden.. Zayıflığını dışa vurmamalı..
"Bana babammış gibi davranma.." diyor bir yerde de..

Filmde aklımı başımdan alan çok fazla "an.." var ancak, Ivan'ın kız kardeşiyle yağmur altındayken gördüğü düşte, kamyonun sahile gelip elmaların yere saçılması ve atların o elmaları yemeleri estetik açıdan olduğu kadar, sembolik anlamda da filmin zirve noktası bence..

Savaş filmlerinden alışık olduğumuz milliyetçi saçmalıklara öyle çok kendini kaptırmıyor film ve bu güzel bir şey, müzikleri de süper.. Daha ne olsun..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.