Extremely Loud & Incredibly Close



'11 yapımı Stephen Daldry filmi Extremely Loud & Incredibly Close gerçekten de bomboş bir film.. Şimdiye kadar filmleri hep belli bir eşiğin üzerinde olan Daldry, bu filmde de yönetmenliğini konuşturuyor konuşturmasına ancak, filmin ele aldığı meselenin gölgesinde kalıyor.. 

11 Eylül'de, o "en kötü gün"de babasını kaybetmiş bir çocuğun bu travmayı atlatma sürecini anlatan Extremely Loud & Incredibly Close, uzun süredir izlemeye tahammül edemediğim Tom Hanks'in o son derece "bildik" yüzünü de arkasına alarak ilerliyor.. İkinci Dünya Savaşı'nda Alman zulmünden kurtulan dede figürünün de eksik olmadığı film gerçekten tam da Amerikalıların ihtiyaç duyduğu bir vicdan pornosu.. Buradan söz konusu acıları küçümsediğim anlamı çıkmasın, Extremely Loud & Incredibly Close hakikaten de yaşananları ve sonrasını pornolaştırarak ele alıyor çünkü.. Asperger Sendromu'ndan mustarip bir profil çizen çocuğun, metamfetamin bağımlısı gibi derisini çimdikleyip durması örneğindeki gibi yaşanan acıyı somutlaştırma çabası, gerçekten acınası duruyor.. Buna bir de fazlasıyla grotesk bir biçimde deneyimlenen hüzün/çaresizlik anlarını da eklediğimizde filmin show-biz kısmı tamamlanıyor.. 

Benim izlerken içim şişti sahiden, hala bu tür şeylerden etkilenen varsa da onlar için bu tür film-ürünlerin üretilmesine devam edileceğini belirteyim.. Filmin tek güzel yanı, olağanüstü müzikleri..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.