Before Sunrise


[Öncelikle şu Sizden Gelenler seçkisini, yani hepi-topu 20 filmi ihtiva eden seçkiyi ~3 aylık (oha!!) bir sürece yayıp, kendi açımdan kabusa dönüştürdüğüm için kendimi suçlu hissettiğimi belirtmem gerekiyor..]

'95 yapımı Richard Linklater filmi Before Sunrise, açıkçası kafa ütüleyen bir film..
İki genç var, ikisi de aşk ilişkilerinden, onların saçmalığından baymış durumdalar, erkek olan yeni ayrılmışken, kızımız uzun bir süredir yalnız: Trende tanışıyorlar ve bir çılgınlık yapıp, erkeğin Avrupa'daki son gününü birlikte geçirmeye karar veriyorlar.. Birbirlerini tanıyorlar ve aşık oluyorlar..

Oturduğunuz yerden ucuz ve kısa bir Viyana turu yaptıran film, "şehrin de adeta bir karakter olarak kullanıldığı.." filmlerden: '10 yapımı The Tourist'in son (ve kof..) örneği olduğu akımla pek içli dışlı olmasam da, The Tourist'te de gördüğümüz gibi, ne kadar "gerekli.." olduğu tartışmaya son derece açık.. Beri yandansa modasının yavaş yavaş geçtiğini de, daha doğrusu bu film türünün eskidiğini de belirtmek gerekiyor.. Before Sunrise'sa "eski.." bir örnek olması dolayısıyla çoktan klasikleşmiş olarak kabul görse de, bence gayet kötü bir film..

Avrupalı ve Amerikalı iki kişinin aşık olması zamanında bolca başyapıt çıkarmış olsa da, "minimal.." Before Sunrise bu ekolün (kaçınılmaz olarak..) prototipleştirdiği karakter yapısıyla dalga geçtiği tanışma sahnesiyle açılıp, ardından birbirini tanıma-sorgulama-aşk kulvarına geçtiğinde diyaloglar da anlamsızlaşmaya ve o dalga geçtiği prototipleri yeniden inşa etmeye başlıyor.. Filmdeki cümlelerden etkilenip etkilenmemek size kalmış bir şey tabii, ancak bu filmin senaryosunun olay örgüsüne göre değil, diyaloglarda verilmek istenen mesajların sıralandığı bir skeçler bütünü olarak tasarlandığını düşünüyorum ben.. Yoksa gayet yürürken ne diye böylesine "büyük.." cümleler kurma gereği duyar ki bir karakter/film??

Ayrıca filmin ortalarında Celine'in montu bildiğin ortadan yok oluyor.. Ve çekimdeki bu devamlılık hatası beni öylesine etkileniyor ki, (tilt oynanan sahneden itibaren, tee ertesi sabaha kadar..) sadece montun akıbetini düşünür hale geliyorum..

Herkesin aşk filmi kendine.. Benimki böyle olmasın lütfen..

2 yorum:

Adsız dedi ki...

güzel yazı. daha uzun tutsaymışsın keşke.

la petite mort dedi ki...

belli ki before sunsetçisin.

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.