Deodato'nun Yamyam Üçlemesi: #1 Ultimo Mondo Cannibale (Uncut..)


Last Cannibal World, Jungle Holocaust gibi adlarla da bilinen '77 yapımı Ultimo Mondo Cannibale, "yamyam.." yönetmen Ruggero Deodato'nun Yamyam Üçlemesi'nin ilk filmi.. Kendisine yamyam deme sebebimse, çektiği (korku..) filmlerinin genellikle yamyam teması etrafında dönmesi, ki, kendisi hala bu sevdasından vazgeçmiş diil..

neysse,, Yamyam Üçlemesi'nin en çok bilinen filmi tabii ki Cannibal Holocaust, üçlemenin ilk ve son filmi, dahası yönetmenin tüm filmografisi Cannibal Holocaust'un gölgesinde kalmış olsa da, en azından üçlemesini ele alarak işe başlayabileceğimi düşündüm: Diğer filmlerine de zaman gelecektir muhakkak..

Eet, Ultimo Mondo Cannibale'de her ne kadar yamyamlar olsa da, karşımızdaki aslında bi macera filmi: Robert Harper (eheh, tam bi kahraman adı, di mi??) bi petrol arayıcısı.. Film, kendisini öyle ciddiye alıyor ki, açılışta ciddi bi not karşılıyor bizi: Kendisiyle birlikte 3 kişi daha Filipinler'in Mindanao adasına uçakla gidiyorlar.. Ve fakat inişte çağın tekerlerinden bi tanesi kırılıyor.. Uçağın pilotu onu tamir etmeye çalışırken, Robert ve arkadaşları da çevreyi araştırmaya koyuluyorlar, ve fakat karşılaştıkları manzara onları korkutuyor: Kendilerinden önce orada olan insanların hunharca (eheh, bu kelimeyi de kullandım..) katlediklerini gören Harperlar geri dönüyorlar.. Geceyi uçakta geçirmeye karar veriyorlar ve fakat ekibin tek kadın üyesinin çişi geldiği için dışarı çıkmak zorunda kalıyor ve ablamız da korkunç bi çığlıkla hayata veda ediyor ve fakat ekipteki hiç kimse kılını dahi kıpırdatmıyor: Ertesi sabah uçağın pilotu da korkunç bi şekilde ölüyor-
ki, "aynı.." ölüm sahnesini, sadece oyuncu değişmiş bi şekilde Cannibal Ferox adlı filmde de görmek mümkün misal, ahah..

Ve Harper ve arkadaşı yamyamları et yerken görüyor ilk kez: Dünyadaki hala taş devrinde yaşayan ilkel bi kabile bu "yamyam.."lar: Oradan kaçmak için bi sal yapmaya karar veren ikili, çağlayanda birbirlerini kaybediyorlar.. Gece uyuyan Robert'ı ertesi sabah yamyamlar buluyor ve onu kabilenin yaşadığı yere getiriyorlar.. Burada çırılçıplak soyulan Robert hapsediliyor-
İlginç sahneler de var tabii: Kendileri sünnetli olan yamyamlar, Robert'ın sünnetsiz pipisini çekiştirip duruyorlar, sonra onu yüksekçe bi yere asıp aşağı bırakıyorlar filan iki kez..

Hapsolduğu süre boyunca kabilenin sahip olduğu tek şahini kutsal kabul ettiğine, hatta şahini yiyen timsahı yakalayıp öldürdüklerine, kurallara uymayan bi çocuun kolunu kesip onu karıncalara bıraktığına şahit olan Robert, bi gece Pulan'la yakınlaşıyor-
daha doğrusu Pulan ona mastürbasyon yapıyor..

Bi kutlama gecesi oradan Pulan'ı esir alarak kaçan Robert kaçmanın yollarını arıyor ve fakat bu konuda pek de başarılı olduğunu söylemek mümkün diil.. Sonra bi an Pulan ondan kaçmayı başarıyor ve fakat Robert yakalıyor onu ve tecavüz ediyor kadına: İşte "tam.." bu andan sonra Pulan tamamen değişiyor, ertesi sabah Robert'a kahvaltılık şeyler topluyor, kaçmak için herhangi bi girişimde bulunmuyor, eet, bildiğin "kadını.." oluyor adamın.. İşe bakın ki, Robert'ın diğer arkadaşı da ölmemiş ve ikisi bi mağarada karşılaşıyorlar.. Filmin bu anına kadar çırılçıplak oynayan Robert bu mağara sahnesinden sonra giyinmeyi "başarıyor.." Ve üçü kaçmaya çalışıyorlar.. Bi gün helikopter gören Robert, ne kadar bağırsa da sesini duyuramıyor ve helikopter gidiyor.. Kobra zehriyle "ölümcül.." bi mızrak yapan ekip yollarına devam ederken yamyamlar onların peşine düşüyor ve Pulan'ı öldürüp, diğer adamı yaralıyorlar: Yamyamların bi tanesini öldüren Robert, onun etini yiyor ve böylece onları peşinden bi süreliğine de olsa def ediyor.. Ve uçağa binip oradan uzaklaşıyorlar.. Ancak diğer arkadaşı ölüyor.. Ve film anlattığı öykünün inandırıcı olması için çabaladığı için bikaç bilgi yazısı daha geçiyor ve bitiyor..

Kurmaca bi öyküden yola çıkan film, macera demiştik ve açıkçası pek de inandır/ıcı olmayı başar../amadığı için çok da etkili bi sonuç vermiyor açıkçası.. Film için gerçekten katledilen hayvanlar, ya da birbirini yiyen hayvan sahneleri can sıkıcı olmayı başarıyor-
ne gerek var sahiden??

Ayrıca film sömürü üzerinde yükseldiği için mizojinizm konusuna girmiycem ve fakat, Pulan'ın Robert'ın kendisine "sahip olması.."ndan sonra geçirdiği değişimin psikolojik bi yanı olduğunu da vurgulamadan edemeyeceğim, ahah-
avatar'da da buna benzer bi davranış değişikliğini görmek mümkün zira..

Çok da gerekli olmayan, efektleri Cannibal Holocaust'un çok ama çok gerisinde kalmış, "hımm.."dan ziyade pek de bişii vaat etmeyen ortalamanın fecii altında bi film Ultimo Mondo Cannibale: "Dünya yeşilmiş o zaman.." demek için izlenebilir, ya da timsahın derisinin yüzülüp içinden şahinin çıkarıldığı sahne için.. Karar sizin..

*: Bu yazıyı Madonna - Like It Or Not eşliğinde yazdım, sakin sakin..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.